G,GB : İngiltere
GA : Galyum
GA : Galyum
GABALA : Oradan oraya gezip durmak
GABALA : Ordan oraya gezip durmak
GABALAK : Çobanların başlarına örttükleri keçe
GABANE : Kişinin fikir ve tedbirinin zayıf ve eksik olması
GABARİ : Alt geçitlerin zeminden olan geçit yüksekliği
GABARİ : Bazı eşyaya verilmesi gereken boyutları, yan görüşü çizmeye, hazırlamaya yada denetlemeye yarayan örnek
GABARİ : Bir binanın yöre imar dairesinin öngördüğü azami yüksekliği
GABARİ : Bir yapının Belediyece öngörülen yüksekliği
GABARİ : Kara nakil vasıtalarındaki yükün yükseklik ölçüsü
gabari : Köprülerin az.yük.göst.ölçüler
GABARİ : Yapılacak bir binanın belediyece öngörülen azami yüksekliği
GABARİT : Gazetecilik.Sayfa maketi hazırlamak için basılmış kağıt
GABAVET : Ahmaklık, anlayışsızlık, bönlük, kalın kafalılık
GABB : Sıtmanın gün aşırı tutması
GABE : Balta girmemiş koru ormanı
GABERE : Bir şey üzerine çökmüş toz
GABİ : Anlayışsız, ahmak, kalın kafalı
GABİBE : Sabah sağılan koyun sütünün üzerine akşam yine sağıp, ertesi güne bekletilip ekşiyen süt
GABİN : Alışverişte hile yapan
GABİYE : Kalın kafalı, anlayışsız
GABRA : Çok tuzlu
GABYAR : Yelkenli gemilerde serenlerle donanımlarının bakımıyla görevli tayfa
GACA : Orta Oyununda zennen tipi
GACA : Türk Kukla Tiyatrosunda kadın
GACARA : Gürültü çıkaran ufak çocuk
GACO : Palamut yavrusu
GACO-ZAMKİNOS-PAÇOZ : Dost, metres anlamında sözcük
GADA : Dert, sıkıntı
gada : Hastalık,dert
GADA : Öğle yemeği
GADA : Üzüntü dert anlamında yerel sözcük
GADAL : Çorba karıştırmaya yarayan ağızsız kepçe
GADAT-BÜKRE : Sabah vakti
GADDARE : Arapların cenbiyesine benzer pala nev’inden bir silâh
GADİRE : Çulha çukuru
GADR-GADİR : Haksızlık, kıygı
GAFAK : Yağmurun yavaş yavaş yağması
GAFFEKA : Doğan sesi
GAFİL : Aymaz
GAG : Gülüt
GAG : Oyuna komiklik ve neşe katan beklenmedik söz veya hareket, gülüt
GAG : Sınamada görsel etkilerden faydan arak ortaya çıkan komiklik
GAGA : Demirin iki ucundaki tırnakların en uç kısmı
GAGALI : Başı yuvarlak, kıçı aynalı Karadeniz yapısı bir yelkenli
GAGAVUZ : Büyük çoğunluğu Moldova’da, bir bölümü, Dobruca,Besarabya ve Ukrayna’da oturan Ortodoks Türk halkı
GAGAVUZ : Deliorman, Dobruca, Besarabya ve Ukrayna’da oturan Hıristiyan Ortodoks Türklere verilen ad
GAGNLİYON : Merkezi sinir sistemi dışında bulunan, sinir hücrelerinin gövdelerinden oluşan sinir düğümü
GAH : Zerdüştler’de günde beş kez yapılan ibadetin her biri
GAHVARE : Beşik
GAİA : Bütün tanrıların soylarının çıktığı en eski ve ilk tanrıça
GAİLE-BUN-KASVET-KOYUNTU-BUN : Sıkıntı, dert
GAİSA : Nil nehrinde çalışan bir tür yelkenli ticaret gemisi
GAİZA : Bir malın değerinin eksilmesi, azalması
GAKİ : ‘aç ruhlar” için kullandıkları ifade
GAL : Ağaçlı çukur yer
GALAGO : Afrika’da yaşayan altı küçük maki türünün ortak adı
GALAK : Kapı kilidi
GALAKTEMİ : Kanda süt bulunması
GALALİT : Arı kazeinden oluşan ve birçok işte kullanılan sert, plastik bir madde
GALAT : Bir kelimenin ilk anlamından farklı bir biçimde söylenmesi
GALAT : Yanlış kelime, yanlış söz
GALATES : Herakles’in bir prensesten olan oğlu
GALATYA : Antik çağlarda Kızılırmak ile Sakarya ırmağı arasındaki bölgeye verilen ad
GALBA : Pek yüksek ve büyük tepe
GALÇIN, muse : Çizme
GALE : Kenarlarından ikisi üzerinde bir gönye bulunan ve üzerine elle veya mekanik olarak tipografi dizgi satırları yerleştirilen madeni levha
GALE : Üzerine elle veya mekanik olarak tipografi dizgi satırları yerleştirilen madeni levha
galebe : Yengi
GALEOTES : Apollon ile Themisto’nun oğlu
GALERİ : Yer altında açılmış uzun, dar yol
GALİ : Gemilerin üst güvertelerinde ve palavralarında bulunan mutfak
GALİ : Ortaçağda kullanılan, alçak ve altı düz bir çeşit gemi
GALİL : Devenin yulafına karıştırıp yedirdikleri hurma çekirdeği
GALİS : Arpa ve buğday karışımından yapılan ekmek
GALİS-GALS : Kenger out
GALİYE : Misk ve amberden yapılmış meşhur koku
GALİYUN : Çoban mayası
GALİZ : Kaba ve çirkin, iğrenç
GALLA : Ölüler Diyarı’nın acımasız küçük cinleri
GALLE : Gelin çiçeğine benzeyen bir hayvan
GALLE : Gelinciğe benzeyen bir hayvan
GALON : Çoğunlukla akaryakıt gibi sıvı maddeleri taşımada kullanılan, silindir biçiminde, metalden büyük kap
GALOŞ : Tabanı tahtadan yapılmış deri ayakkabı
GALT : Anadolunun kimi yörelerinde dokunan ince nakışlı kilim
GALUK : Evde kalmış ve yaşı geçmiş kız
GALVANİZ : Çinko banyosu
GAM : Sekiz notanın, kalın sesten ince sese veya inceden kalına doğru sıralanması
GAMA : Yaşamasüresini belirleyen tanrı
GAMAGLOBÜLİN : Kanda, lenfte, safrada vs. de bulunan bir protein türü
GAMAK : Rutubetli hava
GAMBAK : Çam kabuğu
GAMBAR : Zerdüştiler’de 6 büyük mevsim festivalleri
GAMELAN : Endonezya’ya özgü, vurmalı çalgılardan oluşan orkestra
GAMETOFOBİ : Evlenmekten korkma
GAMHAR : Tasalı(esk.)
GAMIZ : Kapalı ve karışık söz
GAMİM : Yoğurt yapmak için kaynatılan süt
GAMİR : Kurumamış yeşil ot
GAMİS : Ağaç ve otların arasında olan küçük su arkları
GAM-MA : Kuzey Vietnam’da bir akarsu
GAMOS : Tekirdağ’da bir dağ
GAMOS : Trakya Bölgesinde bir dağ
GAM-PA-KADEM : Ayak
GAMS : Yıldız kayması
GAMSELE : Kauçuklu yağmurluk
GANADERO : Boğa güreşi için boğa yetiştiren kimse
GANADERO : Güreşler için boğa yetiştiren kimse
GANAK : Çocukların başındaki kepek
GANARİ : Köy meydanlığı
GANAT : Tuvalet
GANBUT : Kefalin küçüğü
GANE : Küçük sürahi
GANERACUDAM : Görgüsüz yiyici
GANG : Bir maden cevherini, bir değerli taşı saran değersiz madde
gang : Çete
GANG : Haydut çetesi
GANGES : Bir peri kızı olan Kalauria ile İndos’un oğlu ve Ganj nehrinin tanrısı
GANGRA : Çankırı’nın eski adı
GANIKARA : Uzun fasülye
GANİ : Bol
ganimet : Savaşta kazanılan mal
GANUN : Güneş Tanrısı Utu’nun uyuduğu oda
GANZİR : Ölüler Diyarı’nın bir diğer adı
GAOKERANA : Zerdüştiler’de mitolojik ağaç
GAP : Ağaçtan yapılan yular sapı
GAPAR-OSELO : Yaban kedisi
GAPLAMCA : Kablumbağa
GAR : Büyük demiryolu durağı
GAR : Defne ağacı
GARABET : Yadırganacak yönü olma, gariplik, tuhaflık
GARAMİ : Düşünceden çok, canlı duygulara ve aşka dayanan sanat eserleri için kullanılan eski bir sözcük
GARAMİ : Düşünceden çok, canlı duygulara ve aşka dayanan sanat yapıtı
GARAÖTÜ : Toprak ev
GARAZ : Ok atılan nişan
GARDA : İtalya’da bir göl
GARDAK-POTLUK : Dokumada veya dikişte pürüz
GARDENYA : Kökboyasıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen bir ağaç ya da ağaççık cinsi
GAREB : Havuzla kuyu arasına dökülen su
GAREB-ETA : Kavak ağacı
GARET : Düşman toprağına yapılan akın
GAREZ : Ağaç üzengi
GAREZ : Kayıştan yapılan üzengi
GARGARA : Çobanın koyunlara haykırıp çağırması
GARİB : Devenin hörgücüyle boynu arası
GARİB : İki omuz arası
GARİKUN : Katran köpüğü
gark : Suya batma
GARNİTÜR : Çember içindeki sayfaların düzenlenmesi için kullanılan büyük boş malzeme
GARON-LUAR-RON-SEN-LOİRE : Fransa’nın nehirleri
GAROS : Torik balığının ciğer ve bağırsağı
GASA : Uzunluk
GASAVET : İçel yöresine özgün zeybek türü bir halk oyunu
GASEYAN : İç bulantısı
GASİL : Ölü yıkama
GASPACHO : Güney İspanya’ ya özgü soğuk içilen domates, salatalık, biber ezme çorbası
GASTRİT : Mide iltihabı
GASTROENTOROLOJİ : Tıbbın sindirim sistemi hastalıklarını inceleyen dalı
GASTROLİT : Mide taşı
GASTRONOMİ : İyi yemek yeme bilimi
GASTRONOMİ : Yemek bilgisi
GATHA : Avesta’daki Zerdüşt’ün kutsal sözlerinin olduğu bölüm
GATMAR : Yufkadan yapılan saç böreği
GATO : Pasta, çörek
GATT : Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması
GATT : Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması
GAUSAPA : Antik Roma’da içi kürklü, manto şeklinde bir erkek giysisi
GAUSS : Manyetik alanın şiddet birimi
GAVIZ : Buğday kabuğu
GAVİS : Kara ağaç
GAVLAYAN : Meşe ağacı
GAVOT : Bir Fransız halk dansı
GAVT : Derin çukur
GAVUT : Kurutulmuş armut tozu
GAYA : Gelincik balığına Musevilerce verilen başka bir ad
GAYAKOL : Peygamber ağacı reçinesinden çıkarılan ve hekimlikte kullanılan bir sıvı
GAYAL : Asya’nın bir çok yöresinde yaşayan bir yaban sığırı
GAYDA : İki ağızlık küçük tulum
GAYDA : Zurnalı ve tulumlu bir çalgı
GAYINNA : Kaynana
GAYLE : Şişman kadın
GAYLEM : Kablumbağanın erkeği
GAYNE : Aralarından su akamayan birbirine girmiş ve dolaşmış ağaçlar
GAYYA : Cehennemin beşinci tabakasındaki çok korkunç bir kuyunun adı
GAYZA : Meşelik
GAYZER : Volkan bölgelerinde, belli aralıklarla su ve buhar fışkırtan sıcak kaynak
GAZ : İpek baş örtüsü
GAZA : Din adına yapılan savaş
GAZANFER : Hz. Ali’nin lakabı
GAZAT : aaaaek ağacı
GAZE : Allık, ruj(esk.)
GAZE : Çocuk salıncağı
GAZE : Kadınların yüzlerine sürdükleri allık
GAZE : Yüze sürülen allık
GAZEKİ : Cepken altına giyilen bir çeşit kolsuz üstlük
GAZEL : Klasik Türk Müziğinde belli bir kurala bağlı olmadan bir kişi tarafından sesle yapılan taksim
GAZEL : Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı
GAZELSERA : Gazel yazan kimse
GAZOİL : Açık sarı renkte, oldukça kıvamlı, yakıcı ve yanıcı olarak kullanılan petrol ürünü
GAZOJEN : Sıvı ya da katı bir yakıtı hava ya da oksijen etkisiyle gazlaştırmaya yarayan aygıt
GAZOLİN : Ham petrolün ilk damıtılmasında ayrılan çok uçucu, hafif akaryakıt
GAZVA : Malın ve davarın kötüsü
GAZVE : Arap aşiretleri arasında yapılan savaş
GAZYUVARI : Atmosfer
GD : Gadolinyum
GD : Gadolinyum
GE : Germanyum
GE : Germanyum
GEANTES : Uranos’un yarasından akan kanlarla yaratılan Gaia’nn çocukları
GEANTES : Yer çocukları
GEB : Dünya Tanrısı
GEB : Yeryüzünün tanrısı
GEBERE-KEBERE : Kedi tırnağı
GEBEŞ : Bodur ve şişman
GEBEŞ-PİLAKİ : Aptal, sersem
GEBRE-KEFE : Atı tımar etmekte kullanılan kıldan kese
GECEK : Ufak tahta köprü
GEÇEK : Çok geniş işlek yol
GEÇENEK-DEHLİZ : Koridor
GEÇİT : Az ürün veren tarla
GEÇİT : İki yapıyı birbirine bağlayan üstü örtülü yol
GEÇKİ : Türk müziğinde bir makamdan yada bir usulden başkasına geçmek
geçmiş* : Mazi
GEDEME : Bir tür keçe çadır
GEDİME : Tere
GEFİROFOBİ : Köprülerden geçmekten korkma
GEGE : Meyve dallarını eğmek ya da davarları yakalamak için kullanılan ucu çengelli uzun sırık
GEHAN : Zerdüştiler’de ölülerin konduğu demir tabut
GEKKAO, MUTUNUS : Evlilik tanrısı
GELBERİ : Büyük ocaklardan ateşi dışarı çekmek için kullanılan uzun saplı demir araç
GELBERİ : Külküreği
GELBERİ : Tırmık
GELDEK : Dokunan halı için hazırlanmış iplik çileleri
GELE : Sığır, koyun ve keçi sürüsü
gelecek* : Ati
GELEĞEN : Ana ırmağa karışan akarsu
GELEMBE : Koyun yatağı, ağıl
GELEME : İki yıl sürülmeyen boş tarla
GELENİ : Bir tür kemirgen hayvan
GELENİ : Tarla faresi
GELENİ : Tarla sıçanı
GELGEL : Başa takılan elmas ya da altın iğne
GELİDONYA-ADRASAN : Antalya körfezinin batı kıyısında bir burun
gelir* : Irat
GELU : Boğaz
GELYANA-BAY : Hakkari’de bir göl
GEM : Atı yönetmek için ağzına takılan demir araç
GEM : Atın ağzına takılan demir araç
gem : Atın ağzına takılır
GEMCİ : Kalın bezden yapılan bir tür mont
GEMCİK : Görünüşleri, fizyolojik yapı ve görevleri bakımından kimi mukoza kıvrımlarına verilen ad
GEMENE : Gemi çapasına bağlı bulunan kalan halat ya da zincir
GEME-RATE : Büyük fare
GEMİŞ : Semiz, şişman
GEN : Bir süre sürülmeyerek boş bırakılmış tarla
GEN : İşlenmemiş bakır
GEN : Kuşaktan kuşağa ve hücreden hücreye geçen kalıtımsalöge
GENCER : Aydın yöresinde düğünlerde yapılan güreşe verilen ad
GENERK : Devlet
GENETİK : Kalıtım bilimi
GENİZ : Burun ve ağız boşluğunun arkasındaki kısım
GENOM : Bir canlıdaki genlerin tümü
GENOM : Bir organizmanın sahip olduğu genetik şifrelerin tamamı
GENOM : Gametlerde bulunan kromozomların hepsine birden verilen ad
GENOSİT : Soykırım
GENOTİP : Canlının sahip olduğu genlerin toplamı
GENOTİP-JENOTİP : Bir organizmanın kalıtsal yapısı, soyyapı
GENOVA : Flok yerine çekilen çok daha büyük flok
GENZEK : Genizden konuşan, hımhım
GER : Dişi ördek
GER : Tek tük ağaç bulunan kayalık
GERAS-SENİUS : İhtiyarlık tanrısı
GERBİL : Afrika ve Asya’nın kurak bölgelerinde yaşayan kemirgen bir hayvan
GERDEL : Ağaç veya köseleden yapılmış kova
GERDEL : Gemi ve teknelerde kullanılan tahta
GERDENA : Kuzu çevirmesi
GERDENA : Yürümeye yeni başlayan çocukları, yürümeye alıştırmak için yapılmış bir cins araba
GEREDE-MELEN : Bolu’da bir akarsu
GEREN : Hafif bulutlu, sisli hava
GEREN : Kuruyunca çatlayan, verimsiz, tuzlu, killi toprak
GEREN : Toprak evlerin üzerine dökülen su geçirmez toprak
GERENA : Pygme’ler, bir nevi cüceler soyundan bir kadın
GERENUK : Doğu Afrika’da yaşayan bir antilop
GERES : Portekiz’de ağaçlı dağlık kütle
GERGEF : Üzerine kumaş gerilerek nakış işlemeye yarar, çoğu dikdörtgen biçiminde olan çerçeve
GERİ : Araba üzerine gerilerek içine saman veya tahıl doldurulmuş büyük kıl çuval
GERİDON : Yuvarlak tek ayaklı, genellikle üstü mermer masa
GERİOFOBİ : İhtiyarlıktan korkma
GERİZ : Kanalizasyon
GERMENİKEİA : Kahramanmaraş
GERONTOFOBİ : Yaşlı insanlardan ya da yaşlanmaktan korkma
GERYONEUS : Üç başı ve üç kocaman vücudu olan korkunç dev
GEŞTİNANNA : Dumuzi’nin fedakâr kızkardeşi
GETİG : Zerdüştiler’de maddi hayat, dünya
GETR : Ayakkabının üstünden bacağın alt bölümüne değin sarılan, kumaş yada köseleden yapılmış bir tür tozluk
GETR : Bir tür tozluk
GETTO : Bir şehrin herhangi bir azınlıkça yerleşilen bölümü
GEVARE : Turfanda sebze meyvelerden alınan vergi
GEVÇ : Ağaç zamkı
GEVEN : Baklagillerden, çok yıllık, dikenli bir çalı
GEVEN : Çok yıllık dikenli çalı
GEVEN : Yaylalarda olan bitki türü
GEVİŞ : Çiğnemek
GEYŞA : Özel olarak erkeklere hizmet için yetiştirilmiş Japon kadını
GEZ : Okun kirişe geçen ucundaki kertik
GEZ : Okun, kirişe geçen içindeki gertik
GEZ : Tâlim için yapılmış kısa ok
GEZ : Yer ölçmeye yarayan düğümlü ip
GEZEKLİK : Sığır sürüsünün otlamaya gitmeden önce toplandığı yer
GEZGİÇ : Seyyar satıcı
GEZİ : Pamuk ve ipek ile karşık dokunmuş hareli kumaş
GEZMECE : Aşıkların yolculukta uğradıkları yerleri anlatan methiyeli veya taşlamalı deyişler
GICIK : İç organlar
GIÇ : Bacak
GIDA : Kuşluk vakti yenen yemek
GILALE : Küçük kaftan zıbını
GINA : Bıkma, usanma
GINDIGEÇ : Tahtaravelli
GIPTA : İmren
GIRBIN : Selin getirdiği çamur
GIRCI : Küçük taneli dolu
GIRKİ : Yumurta kabuğu
GIRNATA : Klarnet
GIT : Çakmak taşına vurulan delik
GIVIŞKAN : Anadolu’da yetişen ve idrar yolu hastalıklarında kullanılan otsu bir bitki
GIYBET : Bir kişinin gıyabında ileri geri konuşmak
GIZIL : İran altını
Gİ : İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD’li erlere verilen ad
GİBBERELLİN : Bitki büyüme hormonu
GİDAL : Ağ’dan balık toplamaya yarayan bir çeşit araç
GİDON : Komodorlara özgü çıması çatal biçiminde kesilmiş sancak
GİDON : Bisiklette, direksiyon
GİDON : Uçkurluk kenarlarının karşısına gelen kenarları üçgen biçiminde oyulmuş küçük sancak
GİGUNA : En önemli tapınaklarında kurulan koruluk benzeri kutsal alan
GİLABURU : Kurutulmuş meyveleri halk hekimliğinde kullanılan bir ağaççık
GİLGİL-LAZUT-MİSİ : Mısır
GİLİK : Elle açılmış hamur
GİLİRİK : Bazı yörelerimizde küçük kar anlamında kullanılan sözcük
GİMİ : Gövdesi , kabuğu soyulduktan sonra yenilen veya turşusu yapılan yumru köklü, beyaz çiçekli ve otsu bir bitki
GİNEZ : Herhalde
GİNSENG : Sarmaşıkgiller familyasından, kökleri tıpta kullanılan bitki
GİOVANNİ AGNELLİ : Fiat otomobil şirketinin kurucusu İtalyan Sanayici
GİPAR : Tapınağın içinde En’in ikametinin bulunduğu bölüm
GİRAY : Kırım hanlarına ve prenslerine verilen san
GİRDE : Açılmış yufka
GİREĞİ : Pazar
GİREN : Sisli ve az bulutlu hava
GİRİBAN : Yaka
GİRİBAN : Zerdüştiler’de kutsal gömlekteki küçük cep
GİRİDA : Lahos’da denilen eti lezzetli bir balık
GİRİH : Bağ, düğüm
GİRİZGAH : Kasidelerin nesip bölümünden sonra medhiye bölümüne geçerken söylenen beyit veya beyitler
GİRLAND : Antik mimarlıkta görülen yapraklar, çiçekler ya da meyvelerden, uzunca bir hevenk şeklinde, düz resim ya da kabartma
GİŞİ : Kaşınmak
GİZ : Bayrak sereni
GİZ : Kıç direkteki kısa seren
GİZ : Yelken gemilerine mizana direği denilen kıç direkte eğik duran bayrak sereni
GİZEK : Kabak kemaneye benzer bir Orta Asya çalgısı
GLAKOM : Karasu
GLASE : Üzerine saydam bir cila tabakası çekilmiş olan eşya
GLASE : Yumuşak deri
GLASYOLOJİ : Buzulbilim
GLAUKİA : Phriygia’da akan Skamandre Menderes suyunun kızı
GLAUKOS : Sisyphos’un oğlu
GLAYÖL : Kuzgun kılıcı da denilen çiçek
GLİF : Antik mimaride düz yüzeyleri süslemek için üzerinde oyulan yivler
GLİKOJEN : Hayvanlarda besinlerle alınan karbonhidratların karaciğer ve kaslardaki depo şekli
GLİKOJEN : Karaciğer ve kaslarda bulunan, hidrolizle şeker veren karbonhidrat
GLİKOLİPİT : Şeker ve yağdan oluşan bir molekül
GLİKOZ-DEKSTROZ : Üzüm şekeri
GLİSERİN : Bitkilerden veya sentetik olarak elde edilen yapışkan bir sıvı
GLİYA : Beynin sinir hücrelerinin beslenmesi ve bakımında rol oynayan temel destek hücreleri
GLİYOM : Sinir destek doksuundan oluşan sinir doksuu uru
GLOBÜLİN : Kanı oluşturan maddelerden biri olan iri moleküllü protein
GLOKOM : Göz tansiyonu
GLOSSOFOBİ : Topluluk önünde konuşmaktan korkma
GLUTEN : Tahıl unlarından nişasta çıkarıldıktan sonra geri kalan albüminli madde
GNAYS : Kuvars, mika ve feldspattan oluşmuş kayaç
GNOMİK : Anlamlı sözleri nazımla anlatan manzum türü
GNOMON : Gölgesi düzlemsel bir yüzeye düşen basit bir çubuktan oluşmuş ilkel güneş saati
GNOMON : Güneşin durumunu öğrenmek için, gölgesi ölçülen dikili taş
GNU-KAAMA-KUDU-KAAMA-İMPALA-KOB-KAAMA-BEİRA : Afrika antilobu
go : Bir strateji oyunu
GO : Bir tür satranç
GO : Çin satrancı
GOBAN : Go tahtasına verilen ad
GOBLEN : Kanaviçe veya telleri sayılabilecek türde kumaş üzerine renkli iplikle yapılan özel bir işleme
GOCİLİ : Yakın arkadaş
GOCUK : Tek parça hayvan postundan yapılan ceket
GODİVA : Belçika’nın dünya ünlü bir çikolatası
GOFRE : Davetiye, tebrik, karvizit vb. gibi materyallerin üzerine kabartma tozu serpilerek ve bu kısmın üst tarafta kalacak şekilde fırınlanması işlemi
GOFRE : Kağıdı baskıda kabartma işlemi
GOGE : Batı Afika Savanlarında çok rastlanan tek telli, solo ya da eşlikte kullanılan, ilkel yaylı çalgı
GOLAN : Yünden örülerek yapılan ip
GOLBEZ : Köpek yavrusu
GOLFSTRİM : Atlas Okyanusunda, Meksika Körfezinden, İsveç kıyılarına değin ulaşan sıcak su akıntısı
GOLLUK : Koru
GOLTZPAŞA : Prusyalı komutan
GOMALAK : Alkolde eriyen hayvansal bir reçine
GOMEZ : Zerdüştiler’de inek sidiği
GOMİNA : Bir deniz milinin onda birine eşit ölçü birimi(185.2m)
GOMİNA : Mil uzunluğun 1/10 = 185 meter
GOMMAGE : Vücudu ölü hücrelerden arındırma
GOMPA : Tibet Budizm’inde manastır
GON : Ekin biçerken takip edilen yol
GONAD : Cinsel salgı bezlerinin ortak adı
GONAD : Üreme hücrelerini meydana getiren üreme organları
GONBALI-ASKAR : Üzüm şırası
GONDOL : Genellikle Venedik’te kullanılan bir kayık
GONGEN : Dağ tanrısı
GONORE : Bel soğukluğu
GONORE : Tıp dilinde ”Bel Soğukluğu” na verilen ad
GOR : Bir kimsenin cenazesini kaldırmakta kullanılacak olan para
GOR : Mezar, sin
GORA : Koruk, üzüm
GORA : Rabindranath Tagore’un ünlü romanı
GORAL : Himalaya’da yaşan bir dağ keçisi türü
GORMON : Akardeon’a benzer bir çalgı
GOSPODAR : Rumeli’deki büyük toprak sahipleri
GOŞORUN : Zerdüşt dini takviminde ayın 14. günü
GOŞORUN : Zerdüştiler’de inek ruhu
GOT : Yörelere göre farklılık gösteren tahıl ölçeği
GOUDA : İnek sütünden yapılmış açık sarı renkli bir Hollanda peynir türü
GOY : Yahudilerin, Yahudi olmayan kişi ve kuruluşlara verdikleri ad
GOYGUN : Koyu
GÖCEK : Giyecek
GÖKÇE : Ökseotu
GÖKÇEK : Güzel, sevimli insan
GÖL : Büyük tarla
GÖLCÜK : Isparta yakınında,1991’de tabiat parkı kapsamına alınan krater gölü
GÖLEK : Üzerinde su durması mümkün olmayan yer
GÖLÜ : Peynir ve atran süsmeye yarayan tekne
GÖLÜK : At
GÖNDER : İnce düz ve uzunca olarak çekilmiş çubuklar
GÖPÇÜK : Köşe
GÖREMEZ : İneğin ilk sütü
GÖVERİ : Sebze
GÖVERİ : Sebze ve yeşillik
GÖYNÜK : Arpa torbası
GÖYNÜK : Kıldan yapılmış yoğurt torbası
GÖYNÜK : Ufak süt kabı
GÖZE : Hücre
GÖZE : Kalbur
GÖZENE : Bal alırken takılan başlık
GÖZER : Buğday, oprak gibi şeylerin elendiği iri gözlü kalbur
GÖZER : İri gözlü elek
GÖZGÜ : Ayna
GÖZLEK : Güzin yağan yağmur
GR : Yunanistan
GRABEN : Tektonik çukur
GRAD : Bir açı birimi sembolü
GRAD : Çember yayının dörtyüzde birine eşit uzunluktaki bir yayı gören, merkez açıya eşit, açı birimi sembolü
GRADO : Alkol derecesi
GRADO : Bir sıvının içindeki alkol derecesi
GRAFİT : Kurşun kalem yapımında kullanılan bir madde
GRAFİTİ : Duvar yazısı
GRAFOBİ : Yazı yazma korkusu
GRAFOLOJİ : Yazı bilimi
GRAMATİKOS : Rumca anlaşmaları yazan Rum Katibi
GRAMER : Dil bilgisi
GRAMOFOLOJİ : Kişiliğin bir anlatımı olarak kabul edilen el yazısını yorumlama tekniği
GRAMOFON : Sesyazar, fonograf
GRAN : İtalyan sınırları içinde bulunan en yüksek dağ
GRANİT : Feldispat, kuvars, mika ve ortoklaz minerallerinden birleşmiş, türlü renkte billursu, çok sert bir kayaç
GRAPPA : Üzüm posalarının damıtılmasıyla yapılan İtalyan içkisi
GRATEN : Yemeğin üzerine beşamel sos dökerek yemek pişene ve sosun üzeri kızarana kadar fırında bekletmek
GRATER : Rende
GRAVİDA : Bir kadının fiilen yaşadığı hamilelik sayısı
GRAVÜR : Ağaç veya maden üzerine kazılarak yapılan kalıplardan kağıda basılan resim, kazıma resim
GRE : Kum taşı
GRE : Kumtaşı
GREENPEACE : Dünyaca ünlü bir çevre örgütü
GREGAL : Kuzey Doğudan esen ve sağanak halinde yağmur getiren, Malta ve Sicilya civarında daha çok görülen bir Akdeniz rüzgârı
GREGAL : Malta ve Sicilya civarında daha çok görülen bir Akdeniz rüzgarı
GRENA : Bir çeşit süs taşı
GRENA : Nar çiçeği renginde bir süs taşı
GRES : Makine yağı
GRETUAR : Film montajı ve kağıt kesiminde kullanılan özel bıçak
grev : İş bırakımı
GREYFURT : Altıntop
GRİ : Külrengi
GRİFON : Kartal başlı aslan
GRİFT : Klasik Türk Müziğinde kullanılan, nefesli, dilsiz bir çalgı
gril : Izgara
GRİLL : Izgara
GRİP : Paçavra hastalığı
GROGREN : Az yada çok kabarık enine fitillerle belirginleşen ipekli bir dokuma
GRON : Bir çeşit ipekli kumaş
GROSA : On iki düzine
GROTESK : Abartılı karikatürize, akılcılığı zorlayan, karşıt görüntüleri birleştiren yapıtlar
GROTTO : Doğal bir mağarayı andıracak şekilde deniz kabukları ile süslenmiş yer
GSM : Küresel Mobil İletişim
GUANO : Deniz kuşlarının gübre olarak kullanılan pisliği
GUATR-GUŞA : Boyundaki kalkan bezinin aşırı büyümesiyle beliren hastalık
GUAYAVA : Amerikanın sıcak bölgelerinde yetişen ve mandalinaya benzer meyvesi olan bir ağaca verilen ad
GUBARİ : Arap abecesiyle yazılan ve ancak büyüteçle okunan bir yazı biçimi
GUBEYRA : Yaban iğdesi
GUDDE : Bez, beze
GUDEA : Eninnu’yu yeniden inşa eden Lagaş’ın dindar Ensisi
GUDÜK : Ölçü
GUGLİELMO MARCONİ : 25 Nisan 1874-20 Temmuz 1937 yılları arasında yaşamış radyoyu icad eden İtalyan fizikçi
GUGULANNA : Göğün Koca Boğası, Ereşkigal’in kocası
GUİ : Ölümden sonra olumsuz özellikler kazanan ruhlar
GUK-BAĞA : Kurbağa
GUL : Silifke dolaylarında bir yün dokuma motifi
GULAKLI : İki saplı bakır yemek kabı
GULAM : Köle, esir
GULAŞ : Macarlar’a özgü salçalı bir sığır eti yemeği
GULEME : Bağlarda ve harmanda yapılan küçük kulübe
GULET : Brig’ten küçük iki direkli hafif armalı pruvası kabasorta armalı, praçılaya benzer uskuna
GULET : Gezi amacıyla kullanılan iki direkli gemi
GULLEP : Menteşe
GULO : Kuzey Kutup Bölgesinde yaşayan memeli ve yırtıcı bir hayvan
GULYAT : Ağır hareket eden üşengeç insan
GUMAN : Taekwando müsabakalarında orta hakemin maçı bitirme komutu
GUNT : Felç hastalığı
GUR : Yaban eşeği
GURAF : Büyük ölçek
GURCATA : Yelken teknelerinde direkten inen istrelyaları açmak için kullanılan kollar
GURK-KURK : Kuluçka
GURME : Yemekten ve içkiden anlayan, bunların tadına varabilen kimse
GURR : Beyaz leke
GURU : Hindu’nun ruhani lideri anlamına gelir
GURU : Sihlerin kutsal kitap olarak belledikleri peygamber öğretilerine verilen ad
GUSALE-GÖN : Kösele
GUSN-BELİK : Saç örgüsü
GUŞ : Kulak
GUTASYON : Bitkilerin yapraklarından damlalar halinde su atılması
GUTGUTA-MAYE : Yeni doğmuş kuzu
GUTİLER : M.Ö. ikinci bin yılın sonuna doğru Sümer’e egemen olmuş doğulu bir dağ halkı
GUT-NIKRİS : Damla hastalığı
GUY : Müslümanlara karşı savaşlarda krallığını kaybeden Kudüs Haçlı kralı(1187)
GÜBE : Ufak tefek tümseklere verilen ad
GÜCÜK : Ocak ayı
GÜDERİ : Karaca ya da dağ keçisinden elde edilen deri cinsi
GÜDL : Küçük ekmek somunu
GÜGÜL : İpek böceği kozası
GÜLBANK : Bir toplulukça, hep bir ağızdan ezgili biçimde söylenen kalıplaşmış tekbirlere, dualara verilen ad
GÜLDESTE : Seçme manzum ya da nesir yazılarının toplandığı dergi
GÜLE : Yaş üzüm tanesi
Gülibrişim : İstanbul akasyası
GÜMELE : Bostanda yapılan bekçi kulübesi
GÜMÜL : Buğday destelerinin üst üste konması, susam demeti
GÜNLÜK : Tropik bölgelerde yetişen sığala ağacından elde edilen reçine
GÜRBULAK : Türkiye ile İran arasındaki gümrük kapısı
GÜRE : Çiftleşme zamanı gelmiş kısrak yada dişi eşek
GÜRİZ : Kasidelerde mevzuya girmeden evvel söylenen beyit
GÜRKAN : Moğollar’da imparatorun güveylerine verilen ünvan
GÜRZ : Silah olarak kullanılan ağır topuz
GÜTÇEK : Genellikle çocuklar için yapılan türlü biçimlerde ekmek
güvenlik* : Emniyet
GÜVERTE : Gemilerde ve teknelerde baştan kıça kadar döşenmiş tahta veya madeni platform döşeme
GÜVERTİ : Yeşillik, havlu
GÜYÜM : Topraktan yapılan büyükçe su kabı
GÜZELLEME : Halk edebiyatında aşk, özlem gibi duygusal konuları işleyen şiir türü
GÜZELLEME : Özellikle halk şiirinde sevilen bir varlığı övüp yüceltmek için yazılan koşmalara verilen ad
GYNAİKON : Antik Yunan evlerinde kadınlar için ayrılmış bölüm