Bilginin Adresi

Yararlı Bilgiler

Bulmaca Sözlüğü – H / nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı

H    :    Hidrojen
H    :    Macaristan
HA    :    Hahniyum
HA    :    Hahnyum
HA    :    Hektar
HA    :    Nilsbohryum
HAB    :    Tahıl tanesi, tohum(esk.)
HABA    :    Halı
HABANERA    :    Afrika’dan zenciler tarafından getirildiği sanılan ağır bir Küba dansı
HABANERA    :    Çok kıvrak bir Küba dansı
HABANERA    :    Küba kaynaklı, iki vuruşlu, ağır bir dans
HABE    :    Karagöz ustalarının ”ekmek”e verdikleri ad
habenara    :    Küba kökenli bir dans
HABENNERA    :    Ahmak olmasına rağmen zeki ve işbilir görünmeye çalışan
HABİBNECCAR    :    Antakya’da, bir çok dinsel yapı bulunan ve tabiatı koruma alanı kapsamına alınan dağ
HABİTAT    :    Bitkinin doğal olarak yetiştiği yer, yurt
HABİTUS    :    Bir bitki yada hayvanın genel görünüşü
HABİTUS    :    Bitkinin yerindeki durumu, köklerin toprak içerisindeki dağılmasını belirten morfolojik görünüş
HAB-MENAM    :    Uyku
HABNAME    :    Anlatılanları, rüyada görüyormuş gibi gösteren yapıt
HABUR    :    Fırat ırmağının kollarından biri
HACAMAT    :    Hafif yaralama
HACAT    :    İstekler
HACCAR    :    Taş işçisi
HACHİMAN    :    Savaş ve tarım tanrısı
HACİP    :    İki ya da daha fazla kafiyeli olan manzumelerdeki bazı sözcük ya da sözcükler
HADAK    :    Patlıcan
HADDE    :    İki merdane arasından metallerin geçirilip inceltilmesi işlemine verilen ad
HADDEHANE    :    Ham demir madeninin eritildiği büyük ocak, fırın
HADEKA    :    Göz bebeği
HADEKA-BİNEK-STİGMA    :    Gözbebeği
HADEME    :    Müsdahdem
HADES    :    Kronos’un oğlu
HADES    :    Zeus’un kardeşi
HADİM    :    Sadık, dost
HAFIZ    :    Kuranı ezberlemiş kişi
HAFİD    :    Torun, evlat
HAFİK    :    Sivas’ta bir göl
HAFİŞE    :    Sel yolu
HAFR    :    Toprağı kazma
HAFRİYAT    :    Kazı
HAFT    :    Çeşme yalağı
HAGİOGRAFYA    :    Hıristiyan azizlerinin ve şehitlerinin hayatıyla meşgul olan epik edebi bir tür
HAGNO    :    Lykea kaynağının perisi
HAHAM    :    Musevi din adamı
HAİC    :    Heyecanlı, coşkun
HAİKU    :    Beş heceli üç dizeden oluşan Japon şiir türü
HAİKU    :    Japon klasik şiirinin en kısa nazım şekli
haiku    :    Japon şiir türü
HAİKU    :    Klasik Japon şiirinin, 14yy.sonlarına doğru doğan en kısa nazımşekli
HAİLE    :    Acıklı olay, dram
HAİLE    :    Çok acıklı olay
HAİLE    :    Dram, trajedi
HAİLE    :    Manzum biçimde yazılmış trajedi
HAİLE    :    Trajedi
HAKA    :    Yeni Zelenda’da, Maoriler’e özgü, konuşma eşliğinde oynanan bir halk dansı
HAKEZA- KEZALİK-MAMAFİH    :    Bunun gibi, böyle
HAKİ    :    Yeşile çalan toprak rengi
HAKİVATİ    :    Arap ülkelerinde hikaye anlatıcısı
HAKK    :    Maden üzerine yazı işlemek
HAKKAK    :    Oymacı, hak işleri yapan sanatçı
HAKKIHUZUR    :    Bir toplantıda bulunma karşılığı alınan para, oturum ücreti
HAK-TURAB    :    Toprak
hakuran    :    Kumru
HAKURAN    :    Üveyik
hal    :    Üstü kapalı Pazar
HAL    :    Üstü kapalı Pazar yeri
HALAHA    :    İsrail’de dini kurallara verilen ad
HALASKAR    :    Kurtarıcı
HALASTAR    :    Çay demliğine veya küçük güğüme verilen ad
HALAŞE    :    Gemi dümeni
HALAT    :    Kenevirden yapılmış kalın ip
HALE    :    Ayın ışık çevresi
HALEF    :    Ardıl
HALEP    :    Metre
HALET    :    Durum
HALHAL    :    Ayak bilekliği
HALHAL    :    Kadınlaraın ayak bileklerine taktıkları bilezik
HALİLE    :    Doğu Hindistan’da yetişen bir bitki
HALİLE    :    Hindistan’da yetişen bir bitki
HALİLE    :    Tekke müziğinde kullanılan, vurmalı, zilli bir saz
HALİSTAN    :    Sihlerin Hindistan’da kurmak istedikleri bağımsız devletin adı
HALİTA    :    Alaşım
HALİTOFOBİ    :    Kişinin ağzının kokmasından duyduğu korku
HALKARİ    :    Yazma kitapların sayfa kenarlarını, cilt kapaklarını ve levha yazı çevresini altın yaldızla süsleme sanatı
HALKYONE    :    Kral Keyks’in karısı
HALLAÇ    :    Yün veya pamuk gibi maddeleri tokmak ile kabartan kimse
HALLUKS    :    Ayak başparmağı
HALOJEN    :    Madenlerle birleşince tuz verebilen elementlere verilen ad
HALT    :    Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
HALTA-TOHTA    :    Köpeklerin boyuna takılan dikenli demir halka
HALTİA    :    Finlandiya’nın en yüksek dağı
HALUM    :    Koyu yoğurt
HALVET    :    Hamamlarda tek kurnalı yıkanma yeri
HAM    :    Geçekleşme kolaylığı ve imkanı olmayan
HAM    :    Hz. Nuh’un ikinci oğlu
HAM    :    Jambon
HAM    :    Terbiye görmemiş kişi
HAMAİL    :    Muska
HAMAİL    :    Omuzdan bele çapraz olarak inen kılıç askısı
HAMAK    :    Ağ yatak
HAMAKAT-EBLEH    :    Ahmak, budala
HAMAM    :    Yunak
HAMAMİYE    :    Divan edebiyatında hamamı ya da hamamdaki güzelleri betimleme amacıyla yazılan kasidelere verilen ad
HAMAN, HIRINAN    :    Harman
HAMARAT    :    Çalışkan
HAMASPATHMAİDYEM    :    Zerdüştiler’de herkesin katıldığı ziyafet yemeği
HAMATEMEZ    :    Kan kusma
HAMAZOR    :    Zerdüşt dini törenindeki selamlama
HAMBELES    :    Mersin ağacının nohut büyüklüğünde ve morumsu siyah renkli meyvesi
HAMEL    :    Koç burcu
HAMIZ    :    Asit
HAMİDABAD    :    Isparta kentinin eski adı
HAMİL    :    Taşıyan, yüklü
HAMİNNE    :    Hanım nine
HAMİNTO    :    Birisini aldatarak faydalanma
HAMİSTAGAN    :    Zerdüştiler’de azap çekme yeri
HAMİYET    :    Yurtseverlik
HAMKAR    :    Zerdüştiler’de birlikte çalışanlar, yardımcı, gün üzerinde hakimiyeti olan melekler
HAMLA    :    Kürek çekilirken küreğin bir periyot içindeki mesafesi
HAMLAÇ    :    Küçük körük
Hamlet    :    Shakespeare’in oyunu
HAMPA    :    ARGO.Kafadar, arkadaş
HAMPA    :    Kafadar, arkadaş
HAMRİYE    :    Şarabın güzelliklerini övmek amacıyla yazılan şiirlere verilen ad
HAMSE    :    Beş ayrı türden eserin işlenmesi
HAMURSUZ    :    Yağsız pide
HAN    :    Nehir tanrısı
HAN    :    Yemek masası
HANAY    :    İki ve daha çok katlı ev, sofa
HANAY    :    Sofa, hol
HANDE    :    Gülme, gülüş
HANE    :    Divan ve halk edebiyatında dörtlüklerden kurulu nazım türlerinin her bir dörtlüğü
HANE    :    Klasik Türk Müziğinde peşrev gibi saz parçalarının bölümlerinden her biri
HANEK    :    Ağzın tavanı, damak
HANG    :    Bilgisayar ekranında herşey normal gibi görülmesine karşın, yapılmakta olan çalışmanın program ya da sistemce kilitlenmesi
HANG    :    Yapılmakta olan bir çalışmanın, program ya da sistemce kilitlenmesi
HANG    :    Yapılmakta olan bir çalışmanın, program ya da sistemce kilitlenmesi(Bils.)
HANGAR    :    Büyük araç korunağı, sundurma
HANIMELİ    :    Güzel kokulu çiçekleri olan tırmanıcı bir bitki
HANİ    :    Akdeniz’de yaşayan beyaz etli bir balık
hani    :    Balık Akdeniz
hani,irikara/seyrek ve yuvarlak taneli    :    Üzüm
HAN-MİZ    :    Sofra
HANNAS    :    Şeytan
HANS JANSSEN    :    1950’de ilk Mikroskopu bulan Flemenkli mucit
HAOMA    :    Perslerin ayinlerde kullandıkları, bazılarının yalancı altın mantarı gibi sanrı yaratıcı bir mantar sandığı bitki
HAOMA    :    Zerdüştiler’de ilaç olarak kullanılan bitkinin adı
HAP    :    Bir içimlik esrar
HAPHAP    :    Takunya
HAPİ    :    Ölülerin ciğerlerinin koruyucusu
HAPPENİNG    :    İzleyicinin de katılımı ile bir olay halinde gerçekleştirilen sanat türü
HAPTOFOBİ    :    Dokunulmaktan korkma
HAR    :    Kızgın, yakıcı
HAR    :    Sıcak, kızgın, yakıcı
HARA    :    At üretilen çiftlik
HARABAT    :    Divan edebiyatında içkili eğlence yeri, meyhane
HARABAT    :    Divan Edebiyatında; içkili eğlence yeri, meyhane
harabat    :    Meyhane
HARABATİ    :    Derbeder
HARACİ    :    Türk-İslam Devletlerinde, geliri doğrudan devlet hazinesine giden topraklar
HARAMA    :    Dikişi gizlemek için ayakkabının taban köselesine açılan delik
HARAMAKİ    :    Ayakkabının taban köselelerine yarık açmakta kullanılan kunduracı aleti
harana    :    Büyük tencere
HARANI    :    Tencere
HARANİ-CEVET    :    Çömlek
HARAR    :    Çoğu kıldan dokunmuş büyük çuval
HARAR    :    Kıldan dokunan saman koymaya yarayan büyük çuval
HARAŞO    :    Bir tür yün örgüsü
HARAŞO    :    Rus kadını
HARAZA    :    Sığırın öd kesesinden çıkan taş
HARAZA     :    Sığırın öd kesesinden çıkan ve sarılığı iyi ettiğine inanaılan taş
HARÇİLİK    :    Şiirde en küçük birim olarak sözcükleri değil harfleri esas alan akım
HARDALİYE    :    İçine hardal katılarak yapılan üzüm şırası
HARE    :    Dalgalı, çizgili kumaş
HARE    :    Kimi eşya üzerinde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, dalgır, meneviş
hare    :    Meneviş
HAREKE    :    Arap harfleriyle yazılmış metinlerde kısa ünlüleri göstermek için kullanılan işaret
HARHARYAS    :    Çok tehlikeli bir köpek balığı türü
HARIM    :    Bahçenin etrafına çalıdan örülen çit
HARIM-AVLA    :    Bahçe çiti
HARIN    :    Bir şeyden huylanıp geri giden at
HARIN    :    Huysuz at
HARİÇ    :    Dış, dışarı
HARİKA    :    Hayranlık uyandıran
HARİKAN    :    Orta Amerika’da görülen Tropikal bir rüzgar türü
HARİM    :    Camiileri mahalleden ayıran duvar
HARKA    :    Kulağı delik koyun
HARKİLER    :    Cezayir kurtuluş savaşında, Fransa saflarında yer alan Cezayirlilere verilen ad
HARLEK    :    Kütahya’da Eskişehir karayolu çevresinde bulunan bir kaplıca
HARMAN    :    Formaların cilt öncesi kitap birimi haline getirilmek üzere sırayla yan yana veya iç içe dizilmesi
HARMAN    :    Tahıl demetlerinin üzerinden düven geçirilerek taneleri başaklardan ayırma işi
HARMAN    :    Tahılı aletler kullanarak başaktan ayırma işi
HARMANİ    :    Bütün vücudu saran, kolsuz ve bazen kukuletalı bir çeşit üst giysisi, pelerin
HARMANİ    :    Pelerin
HARMANİ    :    Pelerin biçiminde, vücudu örten kolsuz uzun üstlük
HARMONİA    :    Kadmos’un karısı
Harname    :    Şeyhi’nin mesnevisi
HAR-NİŞ,MAĞOL    :    Diken
harp*, savaş*    :    Cenk,
HARPAKSOFOBİ    :    Hırsızlardan ya da bir suçun kurbanı olmaktan korkma
HARPALYKE    :    Thrakia Kralı Harpalykos’un kızı
HARPUŞTA    :    Dış etkilere açık duvarların üstünü örterek yağmur ve kar sularını yanlara akıtan eğik veya yuvarlak bölüm, duvar semeri
HARPUTLU    :    Karagöz Oyununda Mahalle bekçisi
HARRİSBURG    :    PENNSYLVANİA
HART    :    Torna tezgahıma biçim verme
HARTAMA    :    Kiremit yerine kullanılan veya kiremitlerin altına konulan ince tahta
HARTAMA    :    Kiremitlerin altına yerleştirilen ince tahta
HARTFORD    :    CONNECTİCUT
HARUS    :    Moğolistan’da bir göl
HAS    :    Toprak düzeninde yıllık geliri yüz bin akçeyi aşan dirlik.
HAS    :    Yüzbin akçeyi aşan dirlik
HASA    :    Hurma kabı
HASALBAN    :    Biberiye, dişbudak
HASAN    :    Hz. Ali’nin ilk oğlu
HASAN    :    Hz.Ali’nin ilk oğlu
HASANABDAL    :    Van’ın Erciş ilçesinde bir kaplıca
HASANBEY    :    Özellikle Trakya yöresinde yetiştirilen sulu ve hoş kokulu bir kavun cinsi
HASANCIK    :    Meyve çürüğü
HASASET    :    Kelime kullanımındaki cimrilik
HASEKİ    :    Karavaşlar arasından seçilen padişah gözdesi
HASEKİ-İKBAL    :    Padişahın gözde cariyesi
HASENAT    :    İyilikler
HASEP    :    Kişisel özellikler, nitelikler
HASLET    :    Tabiat, huy
HASNA    :    Güzel, iyi kadın anlamında kullanılan bir sözcük
HASSE-HASA    :    Bir çeşit pamuklu kumaş, patiska
HAŞA    :    Kalın eyer örtüsü
haşat    :    İşe yaramaz,bozuk
HAŞEBE    :    Kalın kuru ağaç
HAŞEP    :    Ağacın odun kısmı
HAŞERE    :    Böcek
HAŞIL    :    Dokumacılıkta kullanılan unlu yada çirişli sıvı
HAŞİŞ    :    Hint kenevirinden çıkarılan esrara eskiden verilen ad
HAŞİV    :    Yazıda gereksiz söz kullanma
HAŞİYE    :    Bir metnin altına ya da kenarına konuyla ilgili açıklayıcı bilgiler yazmak
HAŞİYE    :    Bir yazı sayfasının altına, metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama
HAŞİYE    :    Dip not
HAŞPAPİ    :    Yumuşak deriden yapılan altı genellikle kauçuk ya da lastik bot
HAT    :    Çizgi
HATAP    :    Deve semerinin dayanıklı olması için iki tarafına konan ağaç parça
HATEM    :    Gölge oyunda çalınan zile Karagöz ustalarının verdiği ad
HATEMKARİ    :    Kakmacılık
HATHOR    :    İnek tanrı
HATIL    :    Duvarı berkitmek için taşların arasına yatay olarak yerleştirilen direk
HATIL    :    Tavan
HATİF    :    Sesi işitilen fakat kendisi görülmeyen
HATMEHİT    :    Balık tanrıça
HATOR    :    Mısır’ın çok eski bir gökyüzü tanrıçası
HATOR    :    Neşe ve Aşk tanrıçası
HATRA    :    Arabistan kıyılarında sefer yapan bir tür tekne
HATTİ    :    Orta Anadolu’da Kızılırmak kıvrımı içinde kalan bölgenin eski çağlardaki adı
HATTİK    :    Cüce
HATUT    :    İlkçağda Sparta’da devlet malı olan köleler
HAUHET    :    Ölçülemeyen sozsuzluğun tanrıçası
HAV    :    Kadifenin ince tüyü,kumaş tüyü
HAVACIVA    :    Akdeniz yöresinde yetişen ve köklerinden kırmızı boya elde edilen bir bitki
HAVACİVA    :    Hodangiller familyasından; Akdeniz bölgesinde yetişen bir bitki
HAVAPARASI    :    Bir yeri kira ile tutabilmek için sahibine veya içindeki kiracıya açıktan verilen para
HAVAS    :    1854 yılında İstanbul’da açılan ilk yabancı ajans bürosu
HAVAS    :    Duygular(esk.)
HAVAS    :    Kendilerini halktan ayrı ve üstün sayan yurttaş sınıfı
HAVLICAN    :    Zencefilgillerden; Doğu Asya’da yetişen ve kök sapları baharat olarak kullanılan ıtırlı bir bitki
HAVRUZ    :    Oturak
HAVRUZ-HAVRIZ    :    Lazımlık
HAVSALA    :    Kalça kemikleri arasındaki boşluk
HAVUT    :    Deve semeri
HAVUZLUK    :    Yelkenli veya kürekli bir teknede kıç tarafta topluca oturulacak yer
HAVZA    :    Dağ ve tepelerde sınırlanmış, suları aynı deniz, göle ve ırmağa akan bölge
HAVZA    :    Maden bölgesi
HAYA    :    Tanrıça Nidaba’nın kocası
HAYAJİ    :    Hortumların ve kasırgaların tanrısı
HAYAL    :    1873-77 tarihleri arasında İstanbul’da yayımlanan bir mizah dergisi
HAYAL    :    İmge
HAYALİ    :    Karagöz oynatan kimse
HAYAT    :    Eski evlerde salon
HAYAT    :    Yayladaki büyükbaş hayvanların barınağı
HAYFA    :    Arap harfleri ile bir kelime, noktalı, bir kelime noktasız düzenlenen yazılar
HAYİDE    :    Klişe laf
HAYMANA    :    Ankara ilinde bulunan bir kaplıca
HAYMATLOS    :    Uluslar arası hukukta vatandaşlık hakkını kaybeden ve bir yenisini kazanamayan kimse, vatansız
HAYMATLOS    :    Vatansız
haymatlos*    :    Vatansız
HAYME    :    Ev asması
HAYTA    :    Boşta gezen
HAZ    :    Bir şeyden duyulan sevinç
HAZA    :    Kesme, kesip ayırma
HAZAKAT    :    Bir hekimin ustalığı, mahareti
HAZAL    :    Dökülen yaprak
HAZAR    :    Dünyanın en büyük iç denizi
HAZF    :    Bir ifadedeki kelimelerin bir veya bir kaçını ya da bazı cümleleri kaldırma suretiyle yapılan söz kısaltması
hazırlamak    :    Tavlamak
HAZİRE    :    Camilerin kıble tarafında bulunan küçük mezarlık
HAZİRE    :    Çevresi duvarlarla çevrili mezarlık
HAZİRE    :    Duvarla çevrilmiş ahır
HAZNE    :    Baskıda kullanılacak boyanın konulduğu ve boyayı koruyan metal kap
HE    :    Helyum
HEBA    :    Boşa gitme
HECE    :    Bir solukta çıkarılan ses veya ses birliği
HECİN    :    Devegiller familyasından, sırtında besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan bir memeli türü
HECİN    :    Tek hörgüçlü deve
HECİN    :    Zebani
HEDARA-LEBAB-AŞAK-FÜŞAG    :    Sarmaşık
HEDENG-TİR    :    Ok
HEDİ    :    Hac sırasında kesilen kurban
HEDİK    :    Kaynatılmış buğday
HEDONİZM    :    Hazcılık
HEGEMONYA    :    Bir devletin bir başka devlet üzerinde kurduğu baskı
HEK    :    Kullanılmaz durumdaki askeri malzemelere verilen ad
HEKABE    :    Troi karlı Priamos’un karısı
HEKATE    :    Artemis’in yardımcısı
HEKSOZ    :    Altı karbonlu monosakkarit
helak    :    Bitkin duruma gelme
helak,katl    :    Ölme,öldürme
HELALİ    :    Ham ipekten dokunuş bürümceğe pamuk ipliği katılarak elde edilen kumaş
HELALİ    :    Yarım ipekli, bürümcük türü bir kumaş
HELENA    :    MONTANA
HELENO    :    Menelaos’un karısı
HELEZONİK    :    Yılankavi
HELİK    :    Duvar örülürken büyük taşların arasına yerleştirilen küçük taşlar
HELİK    :    Kiremit kırığı
HELİKE    :    Zeus’u küçükken besleyen iki peri kızından biri
HELİKON    :    Çalgı ağızlığı ve pistonu olan, boyundan geçirilerek tutulan, çember biçimli, üflemeli bakır çalgı
HELİKON    :    Omuza geçirilerek çalınan çember biçiminde nefesli çalgı
HELİOS    :    Her şeyi gören güneşin Tanrısı
HELİSEL-SPİRAL    :    Sarmal
HELKE    :    Bakırdan yapılmış, tepeden kulplu bir çeşit kova
HELKE-DEBBE    :    Bakraç, kova
HELLE    :    Marmara Denizi’ne adına veren phriksos’un kız kardeşi
HELLE    :    Muhallebi
HELLE    :    Phriksos’un hemşiresi
HELLESPONTOS    :    Çanakkale Boğazı
HELYOFOBİ    :    Güneş’ten korkma
HELYOGRAF    :    Güneşten yayılan ısı miktarını ölçmeye yarayan alet
HELYOTERAPİ    :    Güneş ışınlarınla yapılan tedavi
HEMASIR    :    Çağdaş
HEMATİ    :    Kanın hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı
HEMATOFOBİ    :    Kan korkusu
HEMATOLOJİ    :    Kan hastalıkları bilimi
HEMATOM    :    Damar çatlaması sonucu organizma içinde kan toplanması
HEMATOM    :    Organ içinde veya aralarında kan birikmesi
HEMATÜRİ    :    Kan işeme
hemayar*    :    Denk ,eşit
HEMEN    :    Şahin tanrı
HEMERA    :    Eos’un lakabı
HEM-GAM    :    Üzüntü, kaygı
HEMOFİLİ    :    Kan dinmezliği
HEMOFİLİ    :    Kanın pıhtılaşmasındaki bir bozukluğa bağlı kalıtımsal kanama sayrılığı
HEMOGLABİN    :    Alyuvarda bulunan ve dokulara oksijen taşıyan protein
HEMOGLOBİN    :    Bileşiminde demir, azot, oksijen, hidrojen, kömür ve kükürt bulunan alyuvarların en önemli maddesi
HEMORAJİ-NEZİF    :    Kanama
HEMOROİT    :    Basur
HEN    :    Güneydoğu Asya’da özellikle Laos’ta kullanılan ağızlı org
HENDURSAK    :    Tanrıça Nanşe’nin veziri
HENEÇİ    :    Yayık
HEPHAİSTOS    :    Ateş ve volkanların efendisi Hera ile Zeus’un oğlu
heptatlon    :    Atletizm ( 7 ayrı dalda)
HERA    :    Evlilik ve doğum tanrıçası Zeus’un karısı
HERA    :    Zeus’un karısı ve kardeşi
HERAKLES    :    Kuvvet Tanrısı
HERBİVOR    :    Otlarla beslenen hayvanlara verilen genel ad
HERBOLOJ İ    :    Otları inceleyen bilim dalı
HERGELE    :    Yabani at ya da eşek sürüsü
HERGELECİ    :    Köyün hayvanlarını otlatan sıyırtmaçı
HERİSE    :    Az kavrulmuş un ve tavuk eti dövülerek yapılan, pelte kıvamında yöresel bir yemeğe verilen ad
HERİSE    :    Kimi yörelerde az kavrulmuş un ve tavuk eti ile dövülerek yapılan, pelte kıvamında bir tür yiyecek
HERK    :    Sürüldükten sonra bir yıl dinlenmeye bırakılan tarla
HERK    :    Sürülmemiş tarla
HERMAFRODİT    :    Çift cinsiyetli
HERMES    :    Tanrıların ulağı, habercisi
HERMETİZM    :    İtalya’da 20. asır başında ortaya çıkan modern şiir hareketi
HERO    :    Leandros’un sevgilisi olan rahibe
HEROON    :    Antik çağda, yüceltilmiş kahramanlar adına yapılan özel yapı
HEROON    :    Tanrılaştırılmış ya da yarı tanrılaştırılmış olan ölülerin adına dikilmiş mezar yapısı
HERPETOFOBİ    :    Sürüngenlerden korkma
HERS    :    Tiyatro sahnelerinin yanlarında önden arkaya eşit bir şekilde duran lambalara verilen ad
HERSE    :    Kekrops’un üç kızından biri
HESİONE    :    Troia Kralı Laomedon’ın kızı
HESPEROS    :    Akşam yıldızı
HETEROJEN    :    Aynı cins
HETEROSİS    :    Melezlerin atalarına göre kazandıkları üstünlük
HEVENK    :    Bir ipi gerilmiş ya da birbirine bağlanmış yaş yemiş ya da sebze bağı
HEYAMOLA    :    Gemicilerin gayret sözü
HEYBE    :    Sapı veya ortası omuza geçirilebilen tek veya iki gözlü bir tür çanta
HEYGİEİA    :    Sağlık Tanrıçası ve Asklepios’un kızlarından biri
HEYULA    :    Korkunç hayal
HEZAREN    :    Bambu kamışına ve bu kamıştan yapılan mobilyaya verilen ad
HEZAREN    :    Kurumuş saplarından mobilya yapılan bambu türü
HEZARFEN    :    Çok şey bilen, her şeyden anlayan
HEZL    :    Şaka ve mizah öğeleri taşıyan divan edebiyatı nazım türü
HEZLİYAT    :    Alaylı bir dille kaleme alınmış nazım türü
HF    :    Hafniyum
HF    :    Hafniyum
HG    :    Cıva
HG    :    Civa
HILTAR    :    Davar ve sığırların boyunlarına takılan ip
HINNA    :    Kına ağacı
HIRA    :    Çok yiyen, obur
HIRBO    :    Kaba saba kimse
hırızma    :    Burun kanadına takılan süslü,altın ya da gümüş halka
HIRIZMA    :    Kimi hayvanların dudaklarına geçirilen demir halka
HIRLI    :    İyi
HIR-MARAZA    :    Kavga
HIRŞA    :    Mutlaka
HIRT    :    Sersem, budala, ahmak
HISRİZ    :    Zokolara bağlanan ve ucunda iğne bulunan köstek
HITHIT    :    Şeytanteresi
HIYANET-GISMUK,nekes,    :    Cimri
hız    :    Sürat
HIZAN    :    Gözü doymayan
HIZAR    :    Tahta ve kereste biçmeye yarayan,elektrik ve su gücüyle çalışan büyük bıçkı
HIZAR    :    Tahtayı kesip biçmeye yarayan, su ya da elektrik gücüyle çalışan büyük bıçkı
HİBAKUŞA    :    Hiroşima’da atomdan sağ kurtulanlar
HİBERYA    :    Gürcistan
HİBEŞ    :    Antalya’ya özgü tahinle yapılan bir yiyecek
HİCAP    :    Utanç
HİÇİRİKİ    :    Japon müziğine özgü kısa ve çift kamışlı nefesli çalgı
HİDAYET    :    Doğru yolu arama
HİDİV    :    Kavalılar’a mensup Mısır valilerine babadan oğula geçmek üzere 1867’de verilen resmi unvan
HİDİV    :    Mısır valisine verilen ünvan
hidrofobi    :    Su korkusu
HİDROFOBİ    :    Sudan, yüzmekten ya da boğulmaktan korkma
HİERAPOLİS    :    Pamuk kale’nin mitolojik dönemlerdeki adı
HİERODOLOS    :    Apollon tapınağında görevli bir köle
HİERON    :    Dinsel açıdan, kutsal kabul edilen yer
HİFEMA    :    Gözün ön odasına kan dolması
HİGROFOBİ    :    Nemden ya da yağmurdan korkma
HİGROMETRE    :    Nem ölçme aleti
HİJYEN    :    Sağlıkbilsisi
HİJYENİK-ZENİ    :    Sıhhi
HİKE    :    Doğa üstü güçlerin tanrısı
HİKMET    :    Felsefe, bilgelik
HİLA    :    Tahıl kurutmaya ya da ağaçtan meyva silkmeye yarayan çarşaf
HİLAEİRA    :    Phoebe’nin karısı
hilal    :    Ayça
HİLALİ    :    Altın kaplanmış bakır
HİLALİYE    :    Kırlangıçotu
HİLAT    :    Padişahların gönül almak ya da birini ödüllendirmek için giydirdikleri değerli kumaştan yapılmış kürk
HİLKAT-CİBİLLİYET    :    Yaradılış
HİLMEND-AMUDERYA-KOKÇA-KUNDUZ-KABİL    :    Afganistan’ın Akarsuları
HİLYE    :    Hz. Muhammed’in iç ve dış vasıflarını anlatan yazılar
HİLYE    :    Hz. Muhammed’in iç ve dış vasıflarını anlatan yazılar
HİM    :    Bingazi ve Trablusgarp’tan alınan bir çeşit vergi
HİMALAYA    :    Asya kıtasında bir dağ sırası
Himalaya    :    Dünyanın en yüksek dağ sırası
HİMALİA    :    Jüpiter gezegenin uydularından biri
himaye    :    Koruma
HİMEROS    :    Aşk isteğinin sembolü
HİNDİ    :    Yüzdeki benlere biçimlerine göre verilen bir ad
HİN-SİNAVI-EKE    :    Kurnaz, cin fikirli
HİNTO    :    koşularda kullanılan yaylı bir at arabası
HİPEGİYAFOBİ    :    Sorumluluktan korkma
HİPERBOL    :    Bir düzlemin odak denilen durağan iki noktaya uzaklıkları değişmeyen noktaların geometrik yeri olan eğri
HİPHOP    :    Rap başta olmak üzere 1980’lerin siyah ABD müziğini ve Newyork popunu içine alan müzik türlerinin genel adı
HİPNOFOBİ    :    Uyumaktan korkma
HİPOFİZ    :    Beynin alt yüzünde bulunan, bir çok fizyolojik olayda önemli rol oynayan bez
HİPOFOBİ    :    Atlardan korkma
hipopotam    :    Suaygırı
HİPOSANTR    :    Yer içerisinde deprem enerjisinin ortaya çıktığı nokta
HİPOTERMİ    :    Aşırı soğuktan kaynaklanan bir hastalık
HİPOTETİK    :    Farazi
HİPPİOS    :    Poseidon ile Athena’nın lakapları
HİPPO    :    Skedasos’un iki kızından biri
HİPPOGYPES    :    Ay’da oturdukları sanılan hayali insanlar
HİPPOLYTE    :    Amazonlar Kraliçesi
HİRA    :    Mekke’nin kuzeydoğusunda Hz Muhammed’in Allah’tan ilk buyruğu aldığı dağ
HİRUKO    :    Sabah güneşinin tanrısı
HİSARALAN    :    Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde bulunan bir kaplıca
HİSTOLOJİ    :    Dokubilim
HİSTORİS    :    Kahin Tiresias’ın kurnaz kızı
HİŞİT    :    Olgunlaşmamış içi boş karpuz
HİV    :    Aids virüsü
hiv    :    AİDS’e neden olan virüs
hizip*    :    Klik
HMONG    :    Güney-Doğu Asya ülkeleri ve Çin’de yaygın olarak bulunan etnik grup
HO    :    Holmiyum
HO    :    Holmiyum
HOAZİN    :    Güney Amerika’nın sıcak ve bataklık bölgelerinde yaşayan bir kuş
HOBİ    :    Düşkü
HODAN    :    Çiçekleri hekimlikte kullanılan ve kökleri kavrularak yenilen bir bitki
HODAN    :    Sığır dili
HODAYNAMELER    :    İran Destanı
HOKEY    :    Sopalarla çayır ve buz üzerinde, iki takım arasında oynan top oyunu
HOKKA    :    Maden, cam ya da topraktan küçük kap
HOLOGRAM    :    Doğru ışıklandırma altında, nesnelerin gerçekte olduğu gibi, farklı açılardan görülebildiği üç boyutlu görüntüler
HOLUZ    :    Buğday elemeye yarayan büyük gözenekli elek
HOM    :    İranlılar’ın kutsal saydıkları bir bitki
HOMAÇA    :    Sığırların topuk kemiği
HOMİKLOFOBİ    :    Sisten korkma
HOMOFOBİ    :    Eşcinsellerden korkma
HONA-SIĞIN    :    Alageyiğin erkeğine verilen ad
HONÇA    :    Geline gönderilen armağan sinisi
HONOLOLU    :    HAWAİİ
HONŞU    :    Japonya’nın en büyük adası
HORA    :    Bir çok kişi tarafından el ele tutuşarak oynanan bir halk oyunu
HORA    :    Birçok kişi tarafından el ele tutuşarak oynanan bir halk oyunu
HORASAN    :    Kiremit ve tuğla tozlarının kireç ve su ile karışımından elde edilen bir tür harç
HORATA    :    Kızmak
HORATA    :    Şaka
HORDAD    :    Zerdüşt dini takviminde ayın 6. günü, 3.ayın adı
HORKİOS-ZAZANAS-KRONOS    :    Zeus’un lakabı
HOROS    :    Izgara planının uygulandığı eski kentlerde, çeşitli bölgeleri gösteren ızgara taşları
HOROT-SARAT    :    Büyük delikli kalbur
HOROVEL    :    Doğu Anadolu’da çift sürülürken söylenen türkü
HOROZ    :    Kapı zembereğinin mandalı
HOROZBİNA    :    Sırt yüzgeci uzun ve geniş küçük bir balık
HOROZCUK    :    Yaban teresi
HORREUM    :    Antik Roma mimarisinde tahıl deposu
HORST    :    Kırılmaya uğrayan yer katmanının yüksekte kalan kısmı
HORTA    :    Dedikodu
HORUM    :    Saplı tahıl destesi
HORUS    :    Gök ve ışık tanrısı
HORUS    :    Osiris ile Osis’in oğlu
hostel    :    Bir tür turist barınağı
HOSTEL    :    Özellikle gençlere ucuz geceleme ve konaklama imkanı sağlayan barınak
HOŞAF    :    Komposto
HOŞMERİM    :    Balıkesir yöresinde, tuzsuz peynir, şeker, irmik ve yumurta ile yapılan bir yiyecek
HOTAMIŞ    :    Konya’nın Çumra ilçesinde bir göl
HOTOZ    :    Kadınların süsü olarak başlarına taktıkları, çeşitli renk ve biçimdeki baş süsü
HOTROD    :    Toplama parçalardan oluşturulan otomobillerle yapılan bir tür yol yarışı
HOV    :    Av kuşu ile avlanmak
HOYDAŞ    :    Hemfikir
HOYRAT    :    Güneydoğu Anadolu ile Irak Türk bölgesinde ezgiyle söylenen mani
HOZAN    :    Ekilmeden dinlendirilmeye bırakılmış tarla
HÖNÜSÜ    :    Yurdumuzda yetişen sofralık bir üzüm cinsi
HÖSHÖS    :    Kuyruk sokumu
HÖŞMERİM    :    Tuzsuz taze peynirden nişasta ve pirinç unu konarak yapılan bir helva
HÖYÜK    :    Toprak yığını, küçük tepe
HS    :    Hassiyum
HT    :    Yüksek sıçaklık ve basınçta boyama işlemi
HU    :    Derviş selamı
HUG    :    Sazdan yapılmış kulübe
HUĞ    :    Çubuk ve kamıştan yapılan bağ ve bahçe kulübesi
HUĞ    :    Kamıştan yapılmış kulübe
HUĞ    :    Saz veya kamıştan yapılmış kulübe
HUKŞAT    :    Çengel
HULA    :    Geleneksel bir Hawaii dansı
HULAGUHAN    :    İlhanlı Devleti’nin kurucus olan ünlü Moğol hükümdarı
HULK    :    Büyük ve yuvarlak burunlu tekneler için kullanılan deyim
HULUL    :    Gelip çatma, girme
HUMAR    :    İçki veya uyku sersemliği
HUMAR    :    İçkiden sonra gelen baş ağrısı, sersemlik
HUMBARA    :    Bir çeşit top mermisi
HUMBAZ    :    İran da küp içine girilerek oynatılan kukla
HUNU    :    Tas
HURÇ    :    Büyük meşin heybe
HURÇ    :    Heybe
huri    :    Cennet kızı
HURUFAT    :    Harfler
HURUFAT    :    metal harfler
HURUFİLİK    :    Kuran’ın harflerinden bir takım anlam ve yargılar çıkaran bir mezhep
HURUN-DAVUL    :    Fırın
HUSUF    :    Ay tutulması
HUSUM    :    Genellikle 12 Martta görülen, Batı Karadeniz’e özgü şiddetli bir fırtına
HUŞ    :    Gürgengillerden, kerestelik bir ağaç cinsi
HUŞU    :    Tanrıya boyun eğme,gönlü saygı ve korkuyla dolu olma
HUVAVA    :    Yaşayanlar Ülkesi’nin sedir ağaçlarını koruyan canavar
HUZME    :    Işın demeti
HÜDAİ    :    Afyon’un Sandıklı ilçesinde bir kaplıca
HÜDAYİNABİT    :    Kendi biten, kendi kendine yetişen bitki
HÜLB    :    Atların kuyruğundaki kalın kıllar
HÜRYEMEZ    :    İri ve çok mayhoş bir elma cinsi
HX,HK    :    Hong Kong
HYBRİS    :    Hayasızlığın, ölçüsüzlüğün sembolü
HYDNE    :    Skyttis’in kızı
HYDRA    :    Lerna bataklığında sayısız başkalır olan, tüyler ürpertici bir yılanın adı
HYDRİA    :    Antik Yunan’da kullanılan, biri dökmek için dik, ikisi kaldırmak için yatay, üç kulba sahip su testisi
HYETTOS    :    Karısı tarafından aldatıldığının farkına varan ilk koca
HYLAS    :    Kral Theiodamas’ın oğlu
HYLLOS    :    Herakles ile Dejanire’nin oğlu
HYMNOS    :    Anadolumuzda Phrygia’da yaşayan bir çoban
HYPERİON    :    Uranos ile Gaia’nın oğlu
HYPNOS    :    Uyku tanrısı
HYPOTAKS    :    Temel ve yan cümleciklerin sanatlı bir biçimde iç içe yerleştirilmesiyle kurulan cümleler

Neye, Kime Denir? Kimdir? Adresi Neresi? © 2018