H : Hidrojen
H : Macaristan
HA : Hahniyum
HA : Hahnyum
HA : Hektar
HA : Nilsbohryum
HAB : Tahıl tanesi, tohum(esk.)
HABA : Halı
HABANERA : Afrika’dan zenciler tarafından getirildiği sanılan ağır bir Küba dansı
HABANERA : Çok kıvrak bir Küba dansı
HABANERA : Küba kaynaklı, iki vuruşlu, ağır bir dans
HABE : Karagöz ustalarının ”ekmek”e verdikleri ad
habenara : Küba kökenli bir dans
HABENNERA : Ahmak olmasına rağmen zeki ve işbilir görünmeye çalışan
HABİBNECCAR : Antakya’da, bir çok dinsel yapı bulunan ve tabiatı koruma alanı kapsamına alınan dağ
HABİTAT : Bitkinin doğal olarak yetiştiği yer, yurt
HABİTUS : Bir bitki yada hayvanın genel görünüşü
HABİTUS : Bitkinin yerindeki durumu, köklerin toprak içerisindeki dağılmasını belirten morfolojik görünüş
HAB-MENAM : Uyku
HABNAME : Anlatılanları, rüyada görüyormuş gibi gösteren yapıt
HABUR : Fırat ırmağının kollarından biri
HACAMAT : Hafif yaralama
HACAT : İstekler
HACCAR : Taş işçisi
HACHİMAN : Savaş ve tarım tanrısı
HACİP : İki ya da daha fazla kafiyeli olan manzumelerdeki bazı sözcük ya da sözcükler
HADAK : Patlıcan
HADDE : İki merdane arasından metallerin geçirilip inceltilmesi işlemine verilen ad
HADDEHANE : Ham demir madeninin eritildiği büyük ocak, fırın
HADEKA : Göz bebeği
HADEKA-BİNEK-STİGMA : Gözbebeği
HADEME : Müsdahdem
HADES : Kronos’un oğlu
HADES : Zeus’un kardeşi
HADİM : Sadık, dost
HAFIZ : Kuranı ezberlemiş kişi
HAFİD : Torun, evlat
HAFİK : Sivas’ta bir göl
HAFİŞE : Sel yolu
HAFR : Toprağı kazma
HAFRİYAT : Kazı
HAFT : Çeşme yalağı
HAGİOGRAFYA : Hıristiyan azizlerinin ve şehitlerinin hayatıyla meşgul olan epik edebi bir tür
HAGNO : Lykea kaynağının perisi
HAHAM : Musevi din adamı
HAİC : Heyecanlı, coşkun
HAİKU : Beş heceli üç dizeden oluşan Japon şiir türü
HAİKU : Japon klasik şiirinin en kısa nazım şekli
haiku : Japon şiir türü
HAİKU : Klasik Japon şiirinin, 14yy.sonlarına doğru doğan en kısa nazımşekli
HAİLE : Acıklı olay, dram
HAİLE : Çok acıklı olay
HAİLE : Dram, trajedi
HAİLE : Manzum biçimde yazılmış trajedi
HAİLE : Trajedi
HAKA : Yeni Zelenda’da, Maoriler’e özgü, konuşma eşliğinde oynanan bir halk dansı
HAKEZA- KEZALİK-MAMAFİH : Bunun gibi, böyle
HAKİ : Yeşile çalan toprak rengi
HAKİVATİ : Arap ülkelerinde hikaye anlatıcısı
HAKK : Maden üzerine yazı işlemek
HAKKAK : Oymacı, hak işleri yapan sanatçı
HAKKIHUZUR : Bir toplantıda bulunma karşılığı alınan para, oturum ücreti
HAK-TURAB : Toprak
hakuran : Kumru
HAKURAN : Üveyik
hal : Üstü kapalı Pazar
HAL : Üstü kapalı Pazar yeri
HALAHA : İsrail’de dini kurallara verilen ad
HALASKAR : Kurtarıcı
HALASTAR : Çay demliğine veya küçük güğüme verilen ad
HALAŞE : Gemi dümeni
HALAT : Kenevirden yapılmış kalın ip
HALE : Ayın ışık çevresi
HALEF : Ardıl
HALEP : Metre
HALET : Durum
HALHAL : Ayak bilekliği
HALHAL : Kadınlaraın ayak bileklerine taktıkları bilezik
HALİLE : Doğu Hindistan’da yetişen bir bitki
HALİLE : Hindistan’da yetişen bir bitki
HALİLE : Tekke müziğinde kullanılan, vurmalı, zilli bir saz
HALİSTAN : Sihlerin Hindistan’da kurmak istedikleri bağımsız devletin adı
HALİTA : Alaşım
HALİTOFOBİ : Kişinin ağzının kokmasından duyduğu korku
HALKARİ : Yazma kitapların sayfa kenarlarını, cilt kapaklarını ve levha yazı çevresini altın yaldızla süsleme sanatı
HALKYONE : Kral Keyks’in karısı
HALLAÇ : Yün veya pamuk gibi maddeleri tokmak ile kabartan kimse
HALLUKS : Ayak başparmağı
HALOJEN : Madenlerle birleşince tuz verebilen elementlere verilen ad
HALT : Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
HALTA-TOHTA : Köpeklerin boyuna takılan dikenli demir halka
HALTİA : Finlandiya’nın en yüksek dağı
HALUM : Koyu yoğurt
HALVET : Hamamlarda tek kurnalı yıkanma yeri
HAM : Geçekleşme kolaylığı ve imkanı olmayan
HAM : Hz. Nuh’un ikinci oğlu
HAM : Jambon
HAM : Terbiye görmemiş kişi
HAMAİL : Muska
HAMAİL : Omuzdan bele çapraz olarak inen kılıç askısı
HAMAK : Ağ yatak
HAMAKAT-EBLEH : Ahmak, budala
HAMAM : Yunak
HAMAMİYE : Divan edebiyatında hamamı ya da hamamdaki güzelleri betimleme amacıyla yazılan kasidelere verilen ad
HAMAN, HIRINAN : Harman
HAMARAT : Çalışkan
HAMASPATHMAİDYEM : Zerdüştiler’de herkesin katıldığı ziyafet yemeği
HAMATEMEZ : Kan kusma
HAMAZOR : Zerdüşt dini törenindeki selamlama
HAMBELES : Mersin ağacının nohut büyüklüğünde ve morumsu siyah renkli meyvesi
HAMEL : Koç burcu
HAMIZ : Asit
HAMİDABAD : Isparta kentinin eski adı
HAMİL : Taşıyan, yüklü
HAMİNNE : Hanım nine
HAMİNTO : Birisini aldatarak faydalanma
HAMİSTAGAN : Zerdüştiler’de azap çekme yeri
HAMİYET : Yurtseverlik
HAMKAR : Zerdüştiler’de birlikte çalışanlar, yardımcı, gün üzerinde hakimiyeti olan melekler
HAMLA : Kürek çekilirken küreğin bir periyot içindeki mesafesi
HAMLAÇ : Küçük körük
Hamlet : Shakespeare’in oyunu
HAMPA : ARGO.Kafadar, arkadaş
HAMPA : Kafadar, arkadaş
HAMRİYE : Şarabın güzelliklerini övmek amacıyla yazılan şiirlere verilen ad
HAMSE : Beş ayrı türden eserin işlenmesi
HAMURSUZ : Yağsız pide
HAN : Nehir tanrısı
HAN : Yemek masası
HANAY : İki ve daha çok katlı ev, sofa
HANAY : Sofa, hol
HANDE : Gülme, gülüş
HANE : Divan ve halk edebiyatında dörtlüklerden kurulu nazım türlerinin her bir dörtlüğü
HANE : Klasik Türk Müziğinde peşrev gibi saz parçalarının bölümlerinden her biri
HANEK : Ağzın tavanı, damak
HANG : Bilgisayar ekranında herşey normal gibi görülmesine karşın, yapılmakta olan çalışmanın program ya da sistemce kilitlenmesi
HANG : Yapılmakta olan bir çalışmanın, program ya da sistemce kilitlenmesi
HANG : Yapılmakta olan bir çalışmanın, program ya da sistemce kilitlenmesi(Bils.)
HANGAR : Büyük araç korunağı, sundurma
HANIMELİ : Güzel kokulu çiçekleri olan tırmanıcı bir bitki
HANİ : Akdeniz’de yaşayan beyaz etli bir balık
hani : Balık Akdeniz
hani,irikara/seyrek ve yuvarlak taneli : Üzüm
HAN-MİZ : Sofra
HANNAS : Şeytan
HANS JANSSEN : 1950’de ilk Mikroskopu bulan Flemenkli mucit
HAOMA : Perslerin ayinlerde kullandıkları, bazılarının yalancı altın mantarı gibi sanrı yaratıcı bir mantar sandığı bitki
HAOMA : Zerdüştiler’de ilaç olarak kullanılan bitkinin adı
HAP : Bir içimlik esrar
HAPHAP : Takunya
HAPİ : Ölülerin ciğerlerinin koruyucusu
HAPPENİNG : İzleyicinin de katılımı ile bir olay halinde gerçekleştirilen sanat türü
HAPTOFOBİ : Dokunulmaktan korkma
HAR : Kızgın, yakıcı
HAR : Sıcak, kızgın, yakıcı
HARA : At üretilen çiftlik
HARABAT : Divan edebiyatında içkili eğlence yeri, meyhane
HARABAT : Divan Edebiyatında; içkili eğlence yeri, meyhane
harabat : Meyhane
HARABATİ : Derbeder
HARACİ : Türk-İslam Devletlerinde, geliri doğrudan devlet hazinesine giden topraklar
HARAMA : Dikişi gizlemek için ayakkabının taban köselesine açılan delik
HARAMAKİ : Ayakkabının taban köselelerine yarık açmakta kullanılan kunduracı aleti
harana : Büyük tencere
HARANI : Tencere
HARANİ-CEVET : Çömlek
HARAR : Çoğu kıldan dokunmuş büyük çuval
HARAR : Kıldan dokunan saman koymaya yarayan büyük çuval
HARAŞO : Bir tür yün örgüsü
HARAŞO : Rus kadını
HARAZA : Sığırın öd kesesinden çıkan taş
HARAZA : Sığırın öd kesesinden çıkan ve sarılığı iyi ettiğine inanaılan taş
HARÇİLİK : Şiirde en küçük birim olarak sözcükleri değil harfleri esas alan akım
HARDALİYE : İçine hardal katılarak yapılan üzüm şırası
HARE : Dalgalı, çizgili kumaş
HARE : Kimi eşya üzerinde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler, dalgır, meneviş
hare : Meneviş
HAREKE : Arap harfleriyle yazılmış metinlerde kısa ünlüleri göstermek için kullanılan işaret
HARHARYAS : Çok tehlikeli bir köpek balığı türü
HARIM : Bahçenin etrafına çalıdan örülen çit
HARIM-AVLA : Bahçe çiti
HARIN : Bir şeyden huylanıp geri giden at
HARIN : Huysuz at
HARİÇ : Dış, dışarı
HARİKA : Hayranlık uyandıran
HARİKAN : Orta Amerika’da görülen Tropikal bir rüzgar türü
HARİM : Camiileri mahalleden ayıran duvar
HARKA : Kulağı delik koyun
HARKİLER : Cezayir kurtuluş savaşında, Fransa saflarında yer alan Cezayirlilere verilen ad
HARLEK : Kütahya’da Eskişehir karayolu çevresinde bulunan bir kaplıca
HARMAN : Formaların cilt öncesi kitap birimi haline getirilmek üzere sırayla yan yana veya iç içe dizilmesi
HARMAN : Tahıl demetlerinin üzerinden düven geçirilerek taneleri başaklardan ayırma işi
HARMAN : Tahılı aletler kullanarak başaktan ayırma işi
HARMANİ : Bütün vücudu saran, kolsuz ve bazen kukuletalı bir çeşit üst giysisi, pelerin
HARMANİ : Pelerin
HARMANİ : Pelerin biçiminde, vücudu örten kolsuz uzun üstlük
HARMONİA : Kadmos’un karısı
Harname : Şeyhi’nin mesnevisi
HAR-NİŞ,MAĞOL : Diken
harp*, savaş* : Cenk,
HARPAKSOFOBİ : Hırsızlardan ya da bir suçun kurbanı olmaktan korkma
HARPALYKE : Thrakia Kralı Harpalykos’un kızı
HARPUŞTA : Dış etkilere açık duvarların üstünü örterek yağmur ve kar sularını yanlara akıtan eğik veya yuvarlak bölüm, duvar semeri
HARPUTLU : Karagöz Oyununda Mahalle bekçisi
HARRİSBURG : PENNSYLVANİA
HART : Torna tezgahıma biçim verme
HARTAMA : Kiremit yerine kullanılan veya kiremitlerin altına konulan ince tahta
HARTAMA : Kiremitlerin altına yerleştirilen ince tahta
HARTFORD : CONNECTİCUT
HARUS : Moğolistan’da bir göl
HAS : Toprak düzeninde yıllık geliri yüz bin akçeyi aşan dirlik.
HAS : Yüzbin akçeyi aşan dirlik
HASA : Hurma kabı
HASALBAN : Biberiye, dişbudak
HASAN : Hz. Ali’nin ilk oğlu
HASAN : Hz.Ali’nin ilk oğlu
HASANABDAL : Van’ın Erciş ilçesinde bir kaplıca
HASANBEY : Özellikle Trakya yöresinde yetiştirilen sulu ve hoş kokulu bir kavun cinsi
HASANCIK : Meyve çürüğü
HASASET : Kelime kullanımındaki cimrilik
HASEKİ : Karavaşlar arasından seçilen padişah gözdesi
HASEKİ-İKBAL : Padişahın gözde cariyesi
HASENAT : İyilikler
HASEP : Kişisel özellikler, nitelikler
HASLET : Tabiat, huy
HASNA : Güzel, iyi kadın anlamında kullanılan bir sözcük
HASSE-HASA : Bir çeşit pamuklu kumaş, patiska
HAŞA : Kalın eyer örtüsü
haşat : İşe yaramaz,bozuk
HAŞEBE : Kalın kuru ağaç
HAŞEP : Ağacın odun kısmı
HAŞERE : Böcek
HAŞIL : Dokumacılıkta kullanılan unlu yada çirişli sıvı
HAŞİŞ : Hint kenevirinden çıkarılan esrara eskiden verilen ad
HAŞİV : Yazıda gereksiz söz kullanma
HAŞİYE : Bir metnin altına ya da kenarına konuyla ilgili açıklayıcı bilgiler yazmak
HAŞİYE : Bir yazı sayfasının altına, metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama
HAŞİYE : Dip not
HAŞPAPİ : Yumuşak deriden yapılan altı genellikle kauçuk ya da lastik bot
HAT : Çizgi
HATAP : Deve semerinin dayanıklı olması için iki tarafına konan ağaç parça
HATEM : Gölge oyunda çalınan zile Karagöz ustalarının verdiği ad
HATEMKARİ : Kakmacılık
HATHOR : İnek tanrı
HATIL : Duvarı berkitmek için taşların arasına yatay olarak yerleştirilen direk
HATIL : Tavan
HATİF : Sesi işitilen fakat kendisi görülmeyen
HATMEHİT : Balık tanrıça
HATOR : Mısır’ın çok eski bir gökyüzü tanrıçası
HATOR : Neşe ve Aşk tanrıçası
HATRA : Arabistan kıyılarında sefer yapan bir tür tekne
HATTİ : Orta Anadolu’da Kızılırmak kıvrımı içinde kalan bölgenin eski çağlardaki adı
HATTİK : Cüce
HATUT : İlkçağda Sparta’da devlet malı olan köleler
HAUHET : Ölçülemeyen sozsuzluğun tanrıçası
HAV : Kadifenin ince tüyü,kumaş tüyü
HAVACIVA : Akdeniz yöresinde yetişen ve köklerinden kırmızı boya elde edilen bir bitki
HAVACİVA : Hodangiller familyasından; Akdeniz bölgesinde yetişen bir bitki
HAVAPARASI : Bir yeri kira ile tutabilmek için sahibine veya içindeki kiracıya açıktan verilen para
HAVAS : 1854 yılında İstanbul’da açılan ilk yabancı ajans bürosu
HAVAS : Duygular(esk.)
HAVAS : Kendilerini halktan ayrı ve üstün sayan yurttaş sınıfı
HAVLICAN : Zencefilgillerden; Doğu Asya’da yetişen ve kök sapları baharat olarak kullanılan ıtırlı bir bitki
HAVRUZ : Oturak
HAVRUZ-HAVRIZ : Lazımlık
HAVSALA : Kalça kemikleri arasındaki boşluk
HAVUT : Deve semeri
HAVUZLUK : Yelkenli veya kürekli bir teknede kıç tarafta topluca oturulacak yer
HAVZA : Dağ ve tepelerde sınırlanmış, suları aynı deniz, göle ve ırmağa akan bölge
HAVZA : Maden bölgesi
HAYA : Tanrıça Nidaba’nın kocası
HAYAJİ : Hortumların ve kasırgaların tanrısı
HAYAL : 1873-77 tarihleri arasında İstanbul’da yayımlanan bir mizah dergisi
HAYAL : İmge
HAYALİ : Karagöz oynatan kimse
HAYAT : Eski evlerde salon
HAYAT : Yayladaki büyükbaş hayvanların barınağı
HAYFA : Arap harfleri ile bir kelime, noktalı, bir kelime noktasız düzenlenen yazılar
HAYİDE : Klişe laf
HAYMANA : Ankara ilinde bulunan bir kaplıca
HAYMATLOS : Uluslar arası hukukta vatandaşlık hakkını kaybeden ve bir yenisini kazanamayan kimse, vatansız
HAYMATLOS : Vatansız
haymatlos* : Vatansız
HAYME : Ev asması
HAYTA : Boşta gezen
HAZ : Bir şeyden duyulan sevinç
HAZA : Kesme, kesip ayırma
HAZAKAT : Bir hekimin ustalığı, mahareti
HAZAL : Dökülen yaprak
HAZAR : Dünyanın en büyük iç denizi
HAZF : Bir ifadedeki kelimelerin bir veya bir kaçını ya da bazı cümleleri kaldırma suretiyle yapılan söz kısaltması
hazırlamak : Tavlamak
HAZİRE : Camilerin kıble tarafında bulunan küçük mezarlık
HAZİRE : Çevresi duvarlarla çevrili mezarlık
HAZİRE : Duvarla çevrilmiş ahır
HAZNE : Baskıda kullanılacak boyanın konulduğu ve boyayı koruyan metal kap
HE : Helyum
HEBA : Boşa gitme
HECE : Bir solukta çıkarılan ses veya ses birliği
HECİN : Devegiller familyasından, sırtında besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan bir memeli türü
HECİN : Tek hörgüçlü deve
HECİN : Zebani
HEDARA-LEBAB-AŞAK-FÜŞAG : Sarmaşık
HEDENG-TİR : Ok
HEDİ : Hac sırasında kesilen kurban
HEDİK : Kaynatılmış buğday
HEDONİZM : Hazcılık
HEGEMONYA : Bir devletin bir başka devlet üzerinde kurduğu baskı
HEK : Kullanılmaz durumdaki askeri malzemelere verilen ad
HEKABE : Troi karlı Priamos’un karısı
HEKATE : Artemis’in yardımcısı
HEKSOZ : Altı karbonlu monosakkarit
helak : Bitkin duruma gelme
helak,katl : Ölme,öldürme
HELALİ : Ham ipekten dokunuş bürümceğe pamuk ipliği katılarak elde edilen kumaş
HELALİ : Yarım ipekli, bürümcük türü bir kumaş
HELENA : MONTANA
HELENO : Menelaos’un karısı
HELEZONİK : Yılankavi
HELİK : Duvar örülürken büyük taşların arasına yerleştirilen küçük taşlar
HELİK : Kiremit kırığı
HELİKE : Zeus’u küçükken besleyen iki peri kızından biri
HELİKON : Çalgı ağızlığı ve pistonu olan, boyundan geçirilerek tutulan, çember biçimli, üflemeli bakır çalgı
HELİKON : Omuza geçirilerek çalınan çember biçiminde nefesli çalgı
HELİOS : Her şeyi gören güneşin Tanrısı
HELİSEL-SPİRAL : Sarmal
HELKE : Bakırdan yapılmış, tepeden kulplu bir çeşit kova
HELKE-DEBBE : Bakraç, kova
HELLE : Marmara Denizi’ne adına veren phriksos’un kız kardeşi
HELLE : Muhallebi
HELLE : Phriksos’un hemşiresi
HELLESPONTOS : Çanakkale Boğazı
HELYOFOBİ : Güneş’ten korkma
HELYOGRAF : Güneşten yayılan ısı miktarını ölçmeye yarayan alet
HELYOTERAPİ : Güneş ışınlarınla yapılan tedavi
HEMASIR : Çağdaş
HEMATİ : Kanın hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı
HEMATOFOBİ : Kan korkusu
HEMATOLOJİ : Kan hastalıkları bilimi
HEMATOM : Damar çatlaması sonucu organizma içinde kan toplanması
HEMATOM : Organ içinde veya aralarında kan birikmesi
HEMATÜRİ : Kan işeme
hemayar* : Denk ,eşit
HEMEN : Şahin tanrı
HEMERA : Eos’un lakabı
HEM-GAM : Üzüntü, kaygı
HEMOFİLİ : Kan dinmezliği
HEMOFİLİ : Kanın pıhtılaşmasındaki bir bozukluğa bağlı kalıtımsal kanama sayrılığı
HEMOGLABİN : Alyuvarda bulunan ve dokulara oksijen taşıyan protein
HEMOGLOBİN : Bileşiminde demir, azot, oksijen, hidrojen, kömür ve kükürt bulunan alyuvarların en önemli maddesi
HEMORAJİ-NEZİF : Kanama
HEMOROİT : Basur
HEN : Güneydoğu Asya’da özellikle Laos’ta kullanılan ağızlı org
HENDURSAK : Tanrıça Nanşe’nin veziri
HENEÇİ : Yayık
HEPHAİSTOS : Ateş ve volkanların efendisi Hera ile Zeus’un oğlu
heptatlon : Atletizm ( 7 ayrı dalda)
HERA : Evlilik ve doğum tanrıçası Zeus’un karısı
HERA : Zeus’un karısı ve kardeşi
HERAKLES : Kuvvet Tanrısı
HERBİVOR : Otlarla beslenen hayvanlara verilen genel ad
HERBOLOJ İ : Otları inceleyen bilim dalı
HERGELE : Yabani at ya da eşek sürüsü
HERGELECİ : Köyün hayvanlarını otlatan sıyırtmaçı
HERİSE : Az kavrulmuş un ve tavuk eti dövülerek yapılan, pelte kıvamında yöresel bir yemeğe verilen ad
HERİSE : Kimi yörelerde az kavrulmuş un ve tavuk eti ile dövülerek yapılan, pelte kıvamında bir tür yiyecek
HERK : Sürüldükten sonra bir yıl dinlenmeye bırakılan tarla
HERK : Sürülmemiş tarla
HERMAFRODİT : Çift cinsiyetli
HERMES : Tanrıların ulağı, habercisi
HERMETİZM : İtalya’da 20. asır başında ortaya çıkan modern şiir hareketi
HERO : Leandros’un sevgilisi olan rahibe
HEROON : Antik çağda, yüceltilmiş kahramanlar adına yapılan özel yapı
HEROON : Tanrılaştırılmış ya da yarı tanrılaştırılmış olan ölülerin adına dikilmiş mezar yapısı
HERPETOFOBİ : Sürüngenlerden korkma
HERS : Tiyatro sahnelerinin yanlarında önden arkaya eşit bir şekilde duran lambalara verilen ad
HERSE : Kekrops’un üç kızından biri
HESİONE : Troia Kralı Laomedon’ın kızı
HESPEROS : Akşam yıldızı
HETEROJEN : Aynı cins
HETEROSİS : Melezlerin atalarına göre kazandıkları üstünlük
HEVENK : Bir ipi gerilmiş ya da birbirine bağlanmış yaş yemiş ya da sebze bağı
HEYAMOLA : Gemicilerin gayret sözü
HEYBE : Sapı veya ortası omuza geçirilebilen tek veya iki gözlü bir tür çanta
HEYGİEİA : Sağlık Tanrıçası ve Asklepios’un kızlarından biri
HEYULA : Korkunç hayal
HEZAREN : Bambu kamışına ve bu kamıştan yapılan mobilyaya verilen ad
HEZAREN : Kurumuş saplarından mobilya yapılan bambu türü
HEZARFEN : Çok şey bilen, her şeyden anlayan
HEZL : Şaka ve mizah öğeleri taşıyan divan edebiyatı nazım türü
HEZLİYAT : Alaylı bir dille kaleme alınmış nazım türü
HF : Hafniyum
HF : Hafniyum
HG : Cıva
HG : Civa
HILTAR : Davar ve sığırların boyunlarına takılan ip
HINNA : Kına ağacı
HIRA : Çok yiyen, obur
HIRBO : Kaba saba kimse
hırızma : Burun kanadına takılan süslü,altın ya da gümüş halka
HIRIZMA : Kimi hayvanların dudaklarına geçirilen demir halka
HIRLI : İyi
HIR-MARAZA : Kavga
HIRŞA : Mutlaka
HIRT : Sersem, budala, ahmak
HISRİZ : Zokolara bağlanan ve ucunda iğne bulunan köstek
HITHIT : Şeytanteresi
HIYANET-GISMUK,nekes, : Cimri
hız : Sürat
HIZAN : Gözü doymayan
HIZAR : Tahta ve kereste biçmeye yarayan,elektrik ve su gücüyle çalışan büyük bıçkı
HIZAR : Tahtayı kesip biçmeye yarayan, su ya da elektrik gücüyle çalışan büyük bıçkı
HİBAKUŞA : Hiroşima’da atomdan sağ kurtulanlar
HİBERYA : Gürcistan
HİBEŞ : Antalya’ya özgü tahinle yapılan bir yiyecek
HİCAP : Utanç
HİÇİRİKİ : Japon müziğine özgü kısa ve çift kamışlı nefesli çalgı
HİDAYET : Doğru yolu arama
HİDİV : Kavalılar’a mensup Mısır valilerine babadan oğula geçmek üzere 1867’de verilen resmi unvan
HİDİV : Mısır valisine verilen ünvan
hidrofobi : Su korkusu
HİDROFOBİ : Sudan, yüzmekten ya da boğulmaktan korkma
HİERAPOLİS : Pamuk kale’nin mitolojik dönemlerdeki adı
HİERODOLOS : Apollon tapınağında görevli bir köle
HİERON : Dinsel açıdan, kutsal kabul edilen yer
HİFEMA : Gözün ön odasına kan dolması
HİGROFOBİ : Nemden ya da yağmurdan korkma
HİGROMETRE : Nem ölçme aleti
HİJYEN : Sağlıkbilsisi
HİJYENİK-ZENİ : Sıhhi
HİKE : Doğa üstü güçlerin tanrısı
HİKMET : Felsefe, bilgelik
HİLA : Tahıl kurutmaya ya da ağaçtan meyva silkmeye yarayan çarşaf
HİLAEİRA : Phoebe’nin karısı
hilal : Ayça
HİLALİ : Altın kaplanmış bakır
HİLALİYE : Kırlangıçotu
HİLAT : Padişahların gönül almak ya da birini ödüllendirmek için giydirdikleri değerli kumaştan yapılmış kürk
HİLKAT-CİBİLLİYET : Yaradılış
HİLMEND-AMUDERYA-KOKÇA-KUNDUZ-KABİL : Afganistan’ın Akarsuları
HİLYE : Hz. Muhammed’in iç ve dış vasıflarını anlatan yazılar
HİLYE : Hz. Muhammed’in iç ve dış vasıflarını anlatan yazılar
HİM : Bingazi ve Trablusgarp’tan alınan bir çeşit vergi
HİMALAYA : Asya kıtasında bir dağ sırası
Himalaya : Dünyanın en yüksek dağ sırası
HİMALİA : Jüpiter gezegenin uydularından biri
himaye : Koruma
HİMEROS : Aşk isteğinin sembolü
HİNDİ : Yüzdeki benlere biçimlerine göre verilen bir ad
HİN-SİNAVI-EKE : Kurnaz, cin fikirli
HİNTO : koşularda kullanılan yaylı bir at arabası
HİPEGİYAFOBİ : Sorumluluktan korkma
HİPERBOL : Bir düzlemin odak denilen durağan iki noktaya uzaklıkları değişmeyen noktaların geometrik yeri olan eğri
HİPHOP : Rap başta olmak üzere 1980’lerin siyah ABD müziğini ve Newyork popunu içine alan müzik türlerinin genel adı
HİPNOFOBİ : Uyumaktan korkma
HİPOFİZ : Beynin alt yüzünde bulunan, bir çok fizyolojik olayda önemli rol oynayan bez
HİPOFOBİ : Atlardan korkma
hipopotam : Suaygırı
HİPOSANTR : Yer içerisinde deprem enerjisinin ortaya çıktığı nokta
HİPOTERMİ : Aşırı soğuktan kaynaklanan bir hastalık
HİPOTETİK : Farazi
HİPPİOS : Poseidon ile Athena’nın lakapları
HİPPO : Skedasos’un iki kızından biri
HİPPOGYPES : Ay’da oturdukları sanılan hayali insanlar
HİPPOLYTE : Amazonlar Kraliçesi
HİRA : Mekke’nin kuzeydoğusunda Hz Muhammed’in Allah’tan ilk buyruğu aldığı dağ
HİRUKO : Sabah güneşinin tanrısı
HİSARALAN : Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde bulunan bir kaplıca
HİSTOLOJİ : Dokubilim
HİSTORİS : Kahin Tiresias’ın kurnaz kızı
HİŞİT : Olgunlaşmamış içi boş karpuz
HİV : Aids virüsü
hiv : AİDS’e neden olan virüs
hizip* : Klik
HMONG : Güney-Doğu Asya ülkeleri ve Çin’de yaygın olarak bulunan etnik grup
HO : Holmiyum
HO : Holmiyum
HOAZİN : Güney Amerika’nın sıcak ve bataklık bölgelerinde yaşayan bir kuş
HOBİ : Düşkü
HODAN : Çiçekleri hekimlikte kullanılan ve kökleri kavrularak yenilen bir bitki
HODAN : Sığır dili
HODAYNAMELER : İran Destanı
HOKEY : Sopalarla çayır ve buz üzerinde, iki takım arasında oynan top oyunu
HOKKA : Maden, cam ya da topraktan küçük kap
HOLOGRAM : Doğru ışıklandırma altında, nesnelerin gerçekte olduğu gibi, farklı açılardan görülebildiği üç boyutlu görüntüler
HOLUZ : Buğday elemeye yarayan büyük gözenekli elek
HOM : İranlılar’ın kutsal saydıkları bir bitki
HOMAÇA : Sığırların topuk kemiği
HOMİKLOFOBİ : Sisten korkma
HOMOFOBİ : Eşcinsellerden korkma
HONA-SIĞIN : Alageyiğin erkeğine verilen ad
HONÇA : Geline gönderilen armağan sinisi
HONOLOLU : HAWAİİ
HONŞU : Japonya’nın en büyük adası
HORA : Bir çok kişi tarafından el ele tutuşarak oynanan bir halk oyunu
HORA : Birçok kişi tarafından el ele tutuşarak oynanan bir halk oyunu
HORASAN : Kiremit ve tuğla tozlarının kireç ve su ile karışımından elde edilen bir tür harç
HORATA : Kızmak
HORATA : Şaka
HORDAD : Zerdüşt dini takviminde ayın 6. günü, 3.ayın adı
HORKİOS-ZAZANAS-KRONOS : Zeus’un lakabı
HOROS : Izgara planının uygulandığı eski kentlerde, çeşitli bölgeleri gösteren ızgara taşları
HOROT-SARAT : Büyük delikli kalbur
HOROVEL : Doğu Anadolu’da çift sürülürken söylenen türkü
HOROZ : Kapı zembereğinin mandalı
HOROZBİNA : Sırt yüzgeci uzun ve geniş küçük bir balık
HOROZCUK : Yaban teresi
HORREUM : Antik Roma mimarisinde tahıl deposu
HORST : Kırılmaya uğrayan yer katmanının yüksekte kalan kısmı
HORTA : Dedikodu
HORUM : Saplı tahıl destesi
HORUS : Gök ve ışık tanrısı
HORUS : Osiris ile Osis’in oğlu
hostel : Bir tür turist barınağı
HOSTEL : Özellikle gençlere ucuz geceleme ve konaklama imkanı sağlayan barınak
HOŞAF : Komposto
HOŞMERİM : Balıkesir yöresinde, tuzsuz peynir, şeker, irmik ve yumurta ile yapılan bir yiyecek
HOTAMIŞ : Konya’nın Çumra ilçesinde bir göl
HOTOZ : Kadınların süsü olarak başlarına taktıkları, çeşitli renk ve biçimdeki baş süsü
HOTROD : Toplama parçalardan oluşturulan otomobillerle yapılan bir tür yol yarışı
HOV : Av kuşu ile avlanmak
HOYDAŞ : Hemfikir
HOYRAT : Güneydoğu Anadolu ile Irak Türk bölgesinde ezgiyle söylenen mani
HOZAN : Ekilmeden dinlendirilmeye bırakılmış tarla
HÖNÜSÜ : Yurdumuzda yetişen sofralık bir üzüm cinsi
HÖSHÖS : Kuyruk sokumu
HÖŞMERİM : Tuzsuz taze peynirden nişasta ve pirinç unu konarak yapılan bir helva
HÖYÜK : Toprak yığını, küçük tepe
HS : Hassiyum
HT : Yüksek sıçaklık ve basınçta boyama işlemi
HU : Derviş selamı
HUG : Sazdan yapılmış kulübe
HUĞ : Çubuk ve kamıştan yapılan bağ ve bahçe kulübesi
HUĞ : Kamıştan yapılmış kulübe
HUĞ : Saz veya kamıştan yapılmış kulübe
HUKŞAT : Çengel
HULA : Geleneksel bir Hawaii dansı
HULAGUHAN : İlhanlı Devleti’nin kurucus olan ünlü Moğol hükümdarı
HULK : Büyük ve yuvarlak burunlu tekneler için kullanılan deyim
HULUL : Gelip çatma, girme
HUMAR : İçki veya uyku sersemliği
HUMAR : İçkiden sonra gelen baş ağrısı, sersemlik
HUMBARA : Bir çeşit top mermisi
HUMBAZ : İran da küp içine girilerek oynatılan kukla
HUNU : Tas
HURÇ : Büyük meşin heybe
HURÇ : Heybe
huri : Cennet kızı
HURUFAT : Harfler
HURUFAT : metal harfler
HURUFİLİK : Kuran’ın harflerinden bir takım anlam ve yargılar çıkaran bir mezhep
HURUN-DAVUL : Fırın
HUSUF : Ay tutulması
HUSUM : Genellikle 12 Martta görülen, Batı Karadeniz’e özgü şiddetli bir fırtına
HUŞ : Gürgengillerden, kerestelik bir ağaç cinsi
HUŞU : Tanrıya boyun eğme,gönlü saygı ve korkuyla dolu olma
HUVAVA : Yaşayanlar Ülkesi’nin sedir ağaçlarını koruyan canavar
HUZME : Işın demeti
HÜDAİ : Afyon’un Sandıklı ilçesinde bir kaplıca
HÜDAYİNABİT : Kendi biten, kendi kendine yetişen bitki
HÜLB : Atların kuyruğundaki kalın kıllar
HÜRYEMEZ : İri ve çok mayhoş bir elma cinsi
HX,HK : Hong Kong
HYBRİS : Hayasızlığın, ölçüsüzlüğün sembolü
HYDNE : Skyttis’in kızı
HYDRA : Lerna bataklığında sayısız başkalır olan, tüyler ürpertici bir yılanın adı
HYDRİA : Antik Yunan’da kullanılan, biri dökmek için dik, ikisi kaldırmak için yatay, üç kulba sahip su testisi
HYETTOS : Karısı tarafından aldatıldığının farkına varan ilk koca
HYLAS : Kral Theiodamas’ın oğlu
HYLLOS : Herakles ile Dejanire’nin oğlu
HYMNOS : Anadolumuzda Phrygia’da yaşayan bir çoban
HYPERİON : Uranos ile Gaia’nın oğlu
HYPNOS : Uyku tanrısı
HYPOTAKS : Temel ve yan cümleciklerin sanatlı bir biçimde iç içe yerleştirilmesiyle kurulan cümleler