İ : İyot
İ NTİFADA : Filistin Direniş Hareketi
İA,RI : Endonezya
iade : Geri verme
İADELİ : Divan şiirinde her beytin son sözcüğünü, sonraki beytin ilk sözcüğü yapma biçiminde ortaya çıkan söz sanatı
İAKKHOS : Eleusis Mystria’larının Tanrısı
İALEMOS : Apollon ile Kalliope’nin oğlu
İALU : Mısırlıların ölüler ülkesine verdikleri ad
İAMBOS : Klasik şiirde bir kısa bir uzun iki heceden oluşan ayak
İANE : Yardım amacıyla toplanan para
İANE-NASR-AVN : Yardım
İANUS : Birbirine karşıt iki yüz biçiminde betimlenen eski bir Roma tanrısı
İANUS : Evlerin kapılarını bekleyen tanrı
İAREA : İda dağının güzel perilerinden biri
İARE-ARİYET : Ödünç verme
İASON : Altın postu aramaya çıkan Argo gemisinin kaptanı
İASOS : Muğla’nın Milas ilçesi yakınlarında eski bir yerleşim
iaşe : Besleme,bakma
İATA : Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği
İBAO : Çin’de köy ve kentlerde meydanlara asılan duvar gazeteleri
İBATA-İVA,ibate : Barındırma
İBDA : Yaşanılan dönemin sanat anlayışı içinde olağanüstü bir eser meydana getirme
İBİBİK : Çavuşkuşu, hüdhüd
ibibik : Çavuşkuşu,hüthüt
İBİJO : Güney Amerika ormanlarında yaşayan çok iri bir kuş
İBİK : Köşe, kenar, uç
İBİS : Leyleğe benzer bir kuş
ibis : Leyleğe benzer kuş
İBİS : Mısır turnası
İBİŞ : Türk tuluat tiyatrosunda baş komik görevindeki uşak tiplemesi
İBOGA : Gabon’da yetişen zakkumgillerden bir ağaç
İBRE : Çam, ardıç, sedir gibi ağaçların yaprağı
ibre : Gösterge iğnesi
İBRET : Alınması gereken ders
İBRİK : Kulplu ve emzikli su kabı
İBU : Uluslararası Boks Birliği
İCAO : Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü
İCAZ : Az sözle çok şey anlatma
İCAZ : Bir düşünceyi çok az sözcükle özlü bir şekilde anlatmadır
İCAZET : İzin, onay
İCAZETNAME-PERMİ : İzin belgesi
İCBAR : Zorlama
İCL : Boyun tutukluğu
İCLAL : Ağırlama
İCNE : Yanak kemiği
İCONİUM : Konya
İCRA : Yürütme
içel : Mersin’in eski adı
içerik : Muhteva
İÇİRİK : Yatak doldurmaya yarayan yün,pamuk,kıtık gibi şeyler
İÇİT : Alkolsüz içki
içit : Meşrubat
İÇKERİYA : Çeçenlerin kendi ülkelerine verdikleri ad
İÇOĞLANI : Saraylarda türlü devlet hizmetleri için aday olarak yetiştirilen gençlere verilen ad
içrek : Gizli öğreti
İÇSEL : Lirik
içten : Samimi
İÇTİMAİ : Sosyal
İD : Bayram
id : İlkel benlik
İDA : Kaz dağının mitolojideki adı
İDA : Uluslararası Kalkınma Birliği
idadi* : Eski dil lise
idadi* : Eskinin lisesi
İDAİON : Çanakkale’nin Gülpınar ilçesinde eski bir yerleşim
İDAİON : Gelibolu yarımadasında eskiçağ kenti
idame : Devam ettirme
İDAS : Aphareus ile Arene’ nin oğlu
İDAVE : Asker matarası
İDE : Düşünce, fikir
İDEALİZM : Düşüncecilik
İDEFİKS : Sabit fikir, saplantı
İDEFİKS : Saplantı
İDEFİKS : Saplantı, sabit fikir
İDENTİK : Özdeş
ideoloji : Dünya görüşü
İDGAM : Birbirine yakın iki harfi tek yazarak vurgulu okumak
İDİKUT : Uygur hükümdarlarına verilen san
İDİL : Kır hayatı içinde aşk konusu işleyen kısa şiir
İDİL : Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir
İDİL : Kırsal aşk şiiri
İDİOPATİ : Yalnız başına ilerleyen ve öbür hastalıklı durumlara bağlı olmayan hastalık
İDİOT : Doğuştan aptal
İDİOT : Zeka geriliğinin ileri bir şekli, doğuştan ahmak,aptal
İDMON : Argonaut’lardan biri, Apollon’un oğlu
İDOL : Tarih öncesi çağlarda tanrılara adak olarak sunulan heykelciklere verilen ad
İEA : Uluslararası Enerji Ajansı
İF : Vakit
ifa : Bir iş yapma
İFA : Bir işi yapma yerine getirme
İFAD : Uluslararası Tarım Geliştirme Fonu
İFADE : Anlatım, deyiş
İFAKAT : Hastalıktan sonraki iyileşme
İFAVE : Çömlek kaynarken yüzüne çıkan köpük
İFHAM : Ağız açtırmama(esk.)
İFHAR : Onurlandırma
İFK : İftira
İFNA : Tüketme
İFNA : Yok etme
İFRAT : Bir sıfatı aşırı ölçüde şiddetlendirmektir
İFRAZ : Arazinin parsellenmesi
İFRAZ : Ayırma, parselleme, parselasyon
İFRAZ : Bir arazinin bölünmesi, parsellere ayrılması
İFRİT : Doğu masal ve efsanelerinde kötü ve korkunç cin
İFRİT : Kötü ve korkunç cin
İFRİT : Öfkeli, ortalığı birbirine katan kimse
İFŞA-İZAH : Açıklama
İGAPO : Amazon bölgesinde bataklık sık orman
İGERM : Kaz dağlarında yaşayan yarı göçebe çobanların meskeni olan kollektif yapı
İGOR : Rusların ünlü destanı
İGROFOBİ : Teril ürküsü
İGUANA : Hint kertenkelesi
iguana : Hint kertenkelesi
İĞ : Pamuk,yün gibi şeylerden iplik eğirmek için kullanılan, ağaçtan yapılmış araç
İĞAĞACI : Odunu tornacılık ve kaplamacılıkta kullanılan, kömürü ile karakalem resim yapılan küçük bir ağaç
İĞBİRAR : Gücenme
İĞDE : Zeytin biçiminde, beyaz unlu, tadı mayhoş bir yemiş
İĞDEMİR : Marabgozlukta ağaç delmek için kullanılan çelik araç
İĞNECİK : Dümenin kıç bodoslamaya bağlanabilmesi için, erkek ve dişi olarak konmuş olan menteşe
İĞNELİK : Dönbaba, turna gagası gibi adlar da verilen ve yapraklı dalları Ege Bölgesinde sebze olarak kullanılan otsu bir bitki
İHAM : İki anlamı olan bir sözün akla en az gelen anlamının amaçlanarak kullanılması e anlamı güçlendirme sanatı
İHAM : Kuruntuya düşürme
İHAN : Güçsüz bırakma
ihanet : Sevgide aldatma
ihanet : Sevgide aldatma
İHATA : Kuşatma, çevirme
İHLAK : Harcama, tüketme
İHTİLAF-İTİLAF : Uyuşmazlık
İHTİMAM : Dikkatli davranma
İHTİRA : Daha önce hiçbir şairin kullanmadığı sözcük, deyim ve üslupları tanımlar
İHTİSAB : Klasik döneminde belediyenin İşlevini yerine getiren yönetim birimi
İHTİSAB : Sorumluluk(esk.)
İHTİSAR : Bir düşüncenin az sözle anlatılması
İHTİVA : İçerme, içerik
İHTİYARİ : İsteğe bağlı
İHTİYOFOBİ : Balıklardan korkma
İHYA : Umut verme
İHYA : Yeniden canlandırma,diriltme
İKA : Yapma, etme
ika : Yapma, etme
ika : Yapma,etme
İKAD : Hükümdarı tahta çıkarma
İKADİOS : Batı Anadolu’da Lykia’lı bir peri kızı ile Apollon’un oğlu
İKAKO : Amerika’nın sıcak bölgelerinde yetişen bir ağaççık
ikal : Ayak bileği(köleği)
İKAME : Ortaya çıkarmak
ikamet : Bir yerde oturma
İKAMET : Bir yerde oturma, eğleşme
İKAME-TELAFİ : Yerine koyma
İKAR : Derin hale getirme
İKARİOS : Penelope’nin babası
İKAROS : Daidalos’un oğlu
ikaros : Yun.mit.uçan insan
İKAT : Bir tür boyama tekniği
İKAT : İpliklerin boyaya batırılması yoluyla uygulanan bir tür boyama tekniği
ikaz : Uyarı
İKDAM : Ahmet Cevdet’in 1894 yılında çıkardığı gazete
İKE : ABD Başkanı Eisenhower’in takma adı
İKEBANA : Japon çiçek düzenleme sanatı
ikebana : Japon çiçek düzenleme sanatı
İKELOS : İnsana yalnız hayvan şekli ile görünen bir rüya tanrısı
İKİCİ : Düalist
İK-İĞ : Araba okunun ekseni
İKİLEM : Dilemma
İKİLEM : İnsanı istenmeyen seçeneklerden birini seçmeye zorlayan durum
ikilem : Savunulamaz olan kanıt
İKİLEMEK : Tarlayı iki kez sürmek
İKİLİ : Düo
İKİLİK : İki kuruş kıymetindeki eski gümüş para
İKİZ : Bir batında doğanlar
İKLİL : Taç
İKMAL : Bir cümledeki anlamı, ardından gelen cümleyle tamamlamak
İKMAL : Bütünleme, tamamlama
İKNOLOJİ : Fosillerin inceleyen bilim daı
İKNOLOJİ : Taşılbilim
İKON : Mumlu boya ile yapılmış aziz resimlerine Hıristiyanların verdikleri ad
İKON : Ortodoks resmi
İKONA : Doğu kiliselerinde ermişlerin tahta pano üzerine yapılan resimlerine verilen ad
İKONA : Ortadokslarda tahta pano üzerine yapılan her türlü dini resim
İKONİON : Konya’nın antik dönemlerdeki adı
İKONOGRAFİ : Simgesel dil
İKRAZ-İDANE : Borç verme
İKSİON : BaşTanrının karısına fena gözle bakan günahkar bir Kral
İKSİR : Büyülü içki
İKTA : Selçuklular’da geliri Tımarlı Sipahilere verilen toprak
İKTİBAS : Alıntı
İKTİBAS : Anlamı güçlendirmek için söze ayet ve hadisler katılmasıyla yapılan sanat
İKTİYOLOJİ : Balık Bilimi
İKTİZA : Gerekme, gerekçe
İKU : Hititlerde arazi fiatının tespitinde kullanılan bir ölçü birimi
İL : İllunyum
il : Vilayet
İLA : Yemin etme
ilahiyat : Tanrıbilim
İLAM : Bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi belge
İLANA : Lahana
İLARYA-AFİS : Gümüş balığının küçüğü
ilave* : Ek
İLBAY : Vali
İLÇEBAY : Kaymakam
İLE : Öbek
İLEİT : İnce bağırsağın bir yada birkaç bölümünün kronik iltihabı
İLEK : İncir ağaçlarında,döllenmeyi sağlayan sinek
İLEK : İncirlerde döllenmeyi sağlayan sinek
ilek : İncirsineği
İLEK : Yabanıl incir ağacı ve bu ağaçlarda döllenmeyi sağlayan sinek
İLENK : Eziyet
ileri : Önde bulunan
ileti : Mesaj
ileti* : Mesaj
İLETİM : Isı yayımı
iletişim : Haberleşme,komünikasyon
İLEUM : İnce barsağın son bölümü
İLEUS : Barsak tıkanması
İLGİ : Alaka
İLHAMİ : Padişah III. Selim’in şiirlerinde kullandığı mahlas
İLHAMİ : Üçüncü Selim’in şiirlerinde kullandığı mahlas
İLİ : Çelimsiz
İLİA : Romulus ile Romus’un anası sayılan Reasilvia’ya verilen ad
İLİCE : Altın ve gümüş eritilen kabın içine konulan çerçeve
İLİG : Hükümdar ve hükümdar ailesi mensuplarına verilen ad
İLİKMEN : Içinde vezir yağı kullanılan toprak kandil
İLİKMEN-ŞİNANAY : İdare kandili
İLİNEK : Araz
İLİNTİ : İki şey arasındaki ilgi
İLİONE : Priamos ile Hekube’nin kızı ve Polymestor’un karısı
İlistir : Süzgeç,kevgir
İLİŞİ : Kastamonu’nun Abana ilçesinde bir iskele
İLİT : Ormanda açılan tarla
İLİTHYA-HEBE : Zeus ile Hera’nın kızı
İLK : Başlangıçta yer alan
İLK : Bektaşiler’in bir nazım türü olan nefese verdikleri ad
ilk : En başta
İLKAN : Çabuk ezberleme
ilkel : Primitif
İLLET : Hastalık derecesine varan alışkanlık
İLLUZYON : Dışarıdan gelen görsel uyarıların olduklarından faklı algılanması
İLMAM : Bir şairin, başka bir şairin şiirini biraz değiştirerek sahiplenmesi
İLMEK : Kolay düğüm
İLMEK : Düz düğüm
İLMEK : Hafif düğüm yaparak bağlamak
İLMİ : Bilimsel
İLMİHAL : Din kurallarını öğretmek için yazılmış kitap
İLMİYE : Din işleriyle uğraşanların mesleği
İLMİYE : Din, yargı ve öğretim işleriyle uğraşan devlet görevlileri sınıfı ve bunların mesleği
İLO : Uluslararası İşçi Örgütü
İLTİZAM : Kamu gelirlerini kiralamaya dayanan vergi toplama sistemi
İLTİZAM-AİDAT : Kesenek
İLYEN : Leğen
İM : Parola
im : Parola
ima : Kinaye
İMA : Üstü kapalı olarak anlatma
İMAJİST : İmgeci
İMAJİZM : Resimcilik, resimlemecilik
İMAL : Yapım
İMALAT : Yapım işleri
İMALE : Aruz ölçüsünde kısa okunması gereken bir heceyi uzun okuma
İMALE : Aruzla yazılmış şiirlerde kısa heceyi ölçü gereği uzun okuma
İMALE : Bir tarafa yatırma
İMALE : Heceyi vezine uydurmak için uzun okuma
imam : Namaz kıldıran kişi
imame : Din adamlarının başlığı
imame : Tespih başlığı
İMAME : Tespihlerin baş tarafına geçirilen uzunca parça
İmamevi : Kadın hapishanesi
İMAMEVİ : Kadınlar hapishanesi
imar* : Bayındırlık
İMAR-UMRAN : Bayındırlık
İMBAT : Ege kıyılarında, özellikle İzmir kentinde etkili yerel deniz meltemi
İMBAT : İzmir’de yerel deniz meltemine verilen ad
İMBAT : Yazın, gündüz denizden karaya doğru mevsim rüzgarı
İMBESİL-EMBESİL : Geri zekalı
İMBİK : Damıtmaya yarar araç, damıtıcı
İMDADİYE : Savaş giderlerini karşılamak için alınan vergi
İMERLER : Gürcülerin önemli bir bütününü oluşturan halk kütlesi
İMF : Uluslararası Para Fonu
İMGE : Hayal, hülya
İMHOTEP : Hekimlik tanrısı
İMİTASYON : Taklit
imitasyon : Taklit
İMLA : Yazım
İMMOBİL : Hareketsiz
İMMÜNOLOJİ : Organizmanın hastalıklara karşı direnç gösteren bağışıklık sistemini inceleyen bilim dalı
İMMÜNOLOJİ : Vücudun mikroorganizmalara ve öbür yabancı maddelere karşı gösterdiği bağışıklığı inceleyen bilim dalı
İMOLAMİN : Koroner damarları genişletici ilaç
İMPAKA : Afrika’da yaşayan bir yaban kedisi
İMPASTO : Resim sanatında, yağlıboyayı çok kalın bir kat halinde uygulama tekniğine ve bu katmana verilen ad
İMPORT : Dışalım
İMPROMPTU : 19.yy.da ortaya çıkan, doğaçlama izlenimi verecek biçimde bestelenen piyano eseri
İMRAN : Kur’ana göre Hz. Meryem’in babası
İMROZ : Gökçeada’nın eski adı
İMSÜLÜN : Pankreasın ürettiği kan şekerini azaltan hormon
İMTİYAZ : Ayrıcalık
İMZA : Yazının altındaki işaret
İN : İçeri
İN : İndiyum
İN : İnsan
in : Küçük mağara
İN : Vahşi hayvan barınağı, kovuk
İNABE : Müridin bir tarikat şeyhinden dervisşlik iznini alması
İNABE : Tanrı yoluna girme
İNABE : Tövbe etme
İNADİYE : Felsefede kuşkuculuk öğretisinin eski adı
İNAKHOS : Argos’un efsanevi kralı
İNAL : İnanılan kimse
İNAL : Kendisine inanılan kimse
İNAL : Kırgız reislerinden biri
inam* : Vedia, emanet
İNAMBU : Bir tür Amerikan kekliği
İNANMA : Güven duyma
İNANNA : Aşk, bereket ve doğurganlık tanrıçası
İNARİ : Başakların ve tarımn hem tanrı ve hem tanrıçası
İNARİ : Finlandiya’da göl
İNARİ : Pirinç tanrıçası
İNAS : Kadınlar, kızlar
inayet : İhsan,iyilik,lütuf
İNAYET-SALAH : İyilik, lütuf, ihsan
İNCESAZ : Türk müziğinde fasıl topluluğuna verilen ad
İNCİ : Yanlışlığı sebebiyle gülünç olan söz veya cümle(Mec.)
İNCİK : Bacağın, dizkapağından topuğa kadar olan bölümü
İNÇ-YARDA : İngiliz uzunluk ölçüsü
İNDAR : Zerdüştiler’de cin adı
İNDEKS : Dizin
İNDİ : Kişinin kendi kanısına dayanan
İNDİ : Herkes tarafından kabul edilebilecek bir temele bağlanamayıp yalnız bir kişinin kendi kanısına dayanan
İNDİANAPOLİS : INDİANA
İNDİGO : Çivitağacı
İNDİKATÖR : Gösterge
İNDİVİDÜALİZM : Bireycilik
İNDİVİDÜEL : Bireysel
İNEBE : Üzüm tanesi
İNEBOLU : Karadeniz kıyılarında kereste taşımada kullanılan bir tür tekne
İNEBOLU KÜTÜĞÜ : Karadeniz’de kereste taşımakta kullanılan bir tür küçük mavna
İNEÇ : Katmanlı kayaçların içeri doğru çukur ve alçak bölümü
İNEÇ : Yerbilimde tekne
inek : Dişi sığır
İNEZE-ENEZE-ALGIN : Cılız, zayıf
İNEZİT : Doğal hidratlı manganez ve kalsiyum silikat
İNFİRAK : Ayrılma
İNFİSAH : Dağılma
İNFOLYO : İki yaprak ya da dört sayfa oluşturacak şeklinde katlanmış baskı kağıdı
İNFRASTRÜKTÜR : Altyapı
İNGİN : Nevazil, dumağı
İNİ : Kayınbirader
ini : Küçük kardeş
İNİKAS-AKİS : Yansıma, piyasada etki
İNİKAT-İCMA-İÇTİMA-CEM-CEMAN : Toplanma, birleşim
İNİSİYAL : Bir adın ya da sözcüğün baş harfi
İNİSİYAL : Paragraf başındaki büyük harf
İNİSİYATİF : Öncecilik
İNKAR : Yadsıma
İNKITA : Kesilme, kesinti
inkıta : Kesinti
İNKİSAR : Kırılma, parçalanma
İNLET : Bir koy yada lagünün dar girişi
İNLET : Karalar arasına sokulmuş deniz kolu
inme, FARİÇ : Felç
İNN : Avrupa’da bir ırmak
İNORGANİK : Cansız olan
İNPUT : Girdi
İNSANCILIK : Hümanizm
İNSEKTİVOR : Böcekler ile beslenen canlılar
İNSİRAFİ : Bükülgen
İNSİYAK : İç güdü
İNSOMNİA : Uykusuzluk hastalığı
İNSULA : Antik Roma’da çok katlı yapılan ve bir bölümü kiraya verilen evler
İNŞA : Divan edebiyatında edebi sanatlarla yüklü, süslü düzyazılara verilen isim
İNTAK : Dile getirmek
İNTAK : Söyletme
İNTAN : Mikroptan ileri gelen hastalık
İNTANİ : Mikropla oluşan, mikroplu
İNTANİYE : Mikrobik hastalıklar
İNTEGRAL : Matematikte, türevi bilinmeyen fonksiyon
İNTEGRAL : Parçalardan oluşmuş bütün
İNTERFERON : Hücrelerin virüslere karşı ürettiği özel savunma maddesi
İNTİ : İnkalar’ın atası olduğuna inanılan güneş tanrısı
İNTİHAL : Başkasına ait bir eseri kendininmiş gibi gösterme
İNTİHAL : Başkasına ait eserlerden parçalar alıp kendisininmiş gibi gösterme
İNTİKAL : Geçme
İNTUİZM : Sezgicilik
İNVİVO : Hücre veya organizma içerisinde yapılan deney
İO : Argolis Kralı, İnakhos’un kızı
İO : Jüpiter’in uydusu olan uzayın en kızgın kayası
İOBATES : Lykia’nın efsanevi Kralı
İOKASTE : Oidipus’un hem annesi, hem karısı olan kadın
İOKASTOS : Rüzgar tanrısı Eolos’un oğlu
İOKSOS : Theseus’un torunu
İON : Yunan mimarlığının üç biçeminden biri
İOPE : Eolos’un kızı. Kepheos’un karısı
İOSCO : Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonları Örgütü
İPA : Uluslararası Fonetik Birliği
İPAR : Yufka açarken hamurun yapışmaması için serpilen un
İPE : Güney Amerika kerestesi
İPE : Yeşil abanoz
ipek : Bir dokuma maddesi
İPEKA : Altın kökü
İPEKA : Altınkökü
İPHİKLES : Alkmene ile Amphitryon’un oğlu
İPHİMEDİA : Triops’un kızı
İPİ : Uluslararası Basın Enstitüsü
İPİ : Uluslararası Basın Enstitüsünü simgeleyen harfler
İPİLTİ : Hafif esinti
İPKA : Sınıfta bırakma
İPKA : Yerinde bırakma
İP-KINNAP : Sicim
İPNOTİZMA : Telkin yolu ile uyutmak
İPNOZ : Telkin durumu
İPOGRAFİ : Farklı yazı karakterlerinden oluşturulmuş düzenlemelere ve bu tarz çalışmalar
İPOJE : Yer altı yapısı
ipotek : Rehin,tutu
İPRA : Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği
İPTİLA : Düşkünlük, tutku
İR : İridyum
ira : Bağış yapma
İRA : İrlanda Kurtuluş Ordusu
İRADE : İstenç
İRAE : Gösterme
İRAT : Gelir
İRAVADİ : Güneydoğu Asya’da bir ırmak
İREM : Ad kavmi hükümdarı Şedat tarafından yaptırılan efsanevi bahçe
irem : Cennet
İREN : Alt dudak
İRENA : Mavi peri kuşu
İRF : Uluslararası Yol Federasyonu
İrfan Tözüm, : Sinema yönetmenimiz
İRİ : Oylumlu, kocaman
iri* : Oylumlu
İRİAYAK : Tavuksugiller takımından, yumurtaları üzerine kuluçkaya yatmak yerine onları gömen, Avustralya kökenli on iki kuş türünün adı
İRİBAŞ : Kuyruksuz kurbağanın yumurtadan yeni çıkmış kurtçuğu
İRİBAŞ : Yumurtadan yeni çıkmış ve henüz ayakları oluşmamış yavru kurbağa
İRİKARA : İri taneli siyah üzüm çeşidi
İRİKARA-PAPAZKARASI-RAZAKI-KARAGEVREK : Bir üzüm cinsi
irin : Cerahat
İRİNTİ : Elek ve kalbur üzerinde kalan iri taneler
İRİNTİ : Hayvanların beğenmeyerek yemedikleri iri kalbur üstü taneler
İRİNTİ : Kalbur ve elek üzerinde kalan iri taneler
İRİS : Yeşil ırmak’ın antik dönemlerdeki adı
İRİS : Yeşilırmağın eski adı
İRİS-SÜSEN : İri ve güzel çiçekli bir süs bitkisi
İRİŞ : Dokumacılıkta, atkıların geçirildiği uzunlamasına dizilmiş iplikler
İRMİK : Kalın öğütülmüş buğday
İRMİK : Sert buğdaydan elde edilen,taneleri iri,glutence zengin un
İRNA : İran’ın resmi haber ajansı
İROKO : Tropikal Afrika’da yetişen ve odunu kolay işlenen büyük bir ağaç
İRONİ : Düşünülenin tersini söyleyerek yapılan ince alay
İRONİ : İnce alay
İRONİK : Alaysı
İROS : İthaka adasında yaşayan iri cüsseli, korkunç dilenci
İRRASYONALİZM : Akıldışıcılık
İRS : Soya çekim
irs : Soyaçekim
İRSALİYE : Bir yere gönderilen eşyanın listesi
İRSALİYE : Gönderme belgesi
İRSAL-SEVK : Gönderme, yollama
İRS-GEN : Kalıtım, soya çekim
İRSİ : Kalıtsal
İRŞAD : Doğru yolu gösterme, uyarma
İRTİCALEN : Doğaçlama
İRTİCALEN : İçine doğduğu gibi söylenerek, doğaçlama
İRTİFA : Coğrafyada, yükselti
İRTİFA-KOT : Yükseklik
İRTİKAP : Yiyicilik, rüşvet alma
İRTİŞ : Çin Halk Cumhuriyeti’nde bir ırmak
İRU : Uluslararası Nakliyat Birliği
is : Duman lekesi
is : Duman lekesi
İSA : Vasiyet etme
İsa,Hud,Nuh;Musa : Bir peygamber
İSABE : Sargı bezi
İSABET : Hedefi vurma
İSAF : Bir dileği yerine getirme
İSAGA : Kalıba dökme
İSAL : Ulaştırma
İSALE : Akıtma
İSAN : Kağnı dingili
İSDİDRAD : Uygun bir yerde konu dışında bir şey anlatmak
İSEF-İCEF : Uluslararası İşçi Sendikası Birliği
İSFAHAN : Türk müziğinde dügâh perdesindeki makamlardan biri
İSFİLT : Kutup bölgelerinde geniş buz alanı
ishal, diyare : Sürgün
İSİLİK : Isırgın
İSİN : Üçüncü Ur Hanedanlığı’nın çöküşünden sonra Sümer’in başkenti olan kent
İSİS : Bereket tanrıçası
İSİS : Mısır’ın en büyük tanrısı
İSKAN : Yerleşim
iskan : Yurtlanma, yerleşme
İSKANDİL : Deniz derinliğini ölçme işi
İSKANDİL : Oltanın dibe gitmesi, ya da yüzmemesi için iğneden sonra takılan kurşun ağırlık
İskarmoz : Gemilerin kaburgalarını oluşturan eğri ağaçların adı
İSKARPELA : Ciltbentlerde şerit geçecek yarıkları açmak için kullanılan, 15mm. genişliğinde keskin ağızlı alet
İSKARPİN : Konçsuz veya yarım konçlu zarif ayakkabı
iskarto : Yapağı kırıntısı
İSKELE : Geminin sol yanı
İSKELE : Teknenin sol yarısı veya gemiye girip çıkmak için kullanılan sürme veya inip kalkan merdiven
İSKELET : Bi şeyi oluşturan temel çatı
iskete : Bir kuş gaga dişli, güzel sesli
İSKETE : Güzel sesli bir kuş
İSKHENOS : Gigas’ın oğlu
İSKONA : Buharlı gemilerin icadından evvel kullanılan iki direkli yelkenli harp gemilerine verilen ad
İSKORBİT : C Vitamini eksikliği nedeniyle meydana gelen hastalık
İSKORÇİLA : Voli yaparken kullanılan bir tür ağ
İSKORÇİNA : Akdeniz yöresinde yetiştirilen ve lezzetli kökleri sebze olarak kullanılan bir bitki
İSKORPİT : Yüzgeçlerinde zehirli dikenleri bulunan, eti beyaz ve lezzetli bir balık
İSKOTA : Yelkenleri bağlamaya yarayan zincir, halat veya palanga
İSLİM : Gücünden yararlanmak için elde edilen buhar
İSMAR : Çivileme, mıhlama
İSMENE : Antigone’nin karısı, Oidipus, ile Jokoste’nin kızı
İSORA : Sahillerin tanrısı
İSOS : Agememnon tarafından öldürülen Troia prenslerinden biri
İSOT-ISIOT : Acı pul biber
İSPALYA : Herek
İSPANYOLET : Pencere kanatlarını kapattıktan sonra sürgülemeye yarayan uzun demir sürgü
İSPARİ : İzmaritgillerden, kurşun rebginde bir balık
İSPAROZ : Sıcak ve ılık denizlerde yaşayan bir balık
İSPATİ : İskambilde sinek işaretine verilen bir başka ad
İSPATULA : Cerrahide, bir maddeyi kazımaya yarayan bıçak biçiminde araca verilen ad
İSPAVLO : Katrasız kendirden yapılmış iki kollu sicim
İSPENDİK-İSPENDEK : Levrek balığının küçüğü
İSPERMECET : Balinaların başından çıkan ve mum yapımında kullanılan beyaz renkli bir yağ
İSPİNA : Hipodromların ortasındaki eksen duvarı
İSPİR : At veya araba uşağı
İSPİR : Zabıta memuru
İSPİRALYA : Gemi güvertelerinde kamaraları aydınlatmak için açılan küçük kaporta
İSPİRE : Koyun yüzülürken derisinin iç kısmında kalan yağ çizgisi
İSPİRİZ : Van’ın güneydoğusunda yüksek bir dağ kütlesi
İSPİRTE : Kiprit
İSPİRTE-EZA : Kibrit
İSPİT : Araba tekerinin çemberini oluşturan eğri ağaçlar
İSPİT : Jant
İSPORKA : Bir geminin salgın hastalık nedeni ile karantinaya alınması
İSR : Ayak izi
İSSA : Lesbos’lu Makareus’un kızı
İSTANBULİN : Tanzimat’tan Meşrutiyet’e kadar Türkiye’de kullanılan,yakası kapalı bir tür redingot
istavrit : Bir balık (az kılçıklı,pulsuz)
İSTEL : Göl
İSTELAGMİT : Dikit
İSTHAMİA : Korinthos’da Poseidon şerefine yapılan araba yarışları
İSTİDRAK : Över gibi görünerek yerme ve yerer gibi görünerek övmek
İSTİDRAK : Över gibi yerme, yeriyormuş gibi övme sanatı
İSTİHDAM : İki anlamı olan bir kelimeyi, bu iki anlama gelecek şekilde kullanmak
İSTİHFAF : Küçümseme
İSTİHLAF : Türkçedeki sesli harfleri bazı durumlarda uzatmak
İSTİKRAZ : Borç alma
İSTİM : Buhar
İSTİMATOR : Gümrüklerde mallara değer biçen eksper
İSTİMBOT : Küçük vapur, çatana
İSTİNAT : Dayanma yaslanma
istinga : Yelken toplama halatı
İSTİNGA : Yelkenleri toplamak için kullanılan selviçe
İSTİNTAK : Sorgu
İSTİRALYA : Yelkenli gemilerde ana direk ve çubuklarını tepeleri,nden baş ve kıç doğrultusunda tutan halat
İSTİRDAT : Geri alma
İSTİŞARE : Danışma
İSTRALYA : Direk ve çubukların cundalarında baş ve kıça doğru inen sabit arma
İSTRİSE : Trinket ve maestra serenlerinin kandilisası
İSTRİYA : Adriyatik Denizi’nde yarımada
İSTROS : Bugün Tuna nehri denilen nehrin Tanrısı
İSU : Uluslararası Kurtarma Birliği
İSUMUD : Enki’nin veziri
İSYAN : Ayaklanma
iş : Uğraş
iş : Uğraş
İŞAR : Yazı ile bildirme
İŞARET : Anadolu da sessiz ve sözsüz oyunlara veriLen ad
işaret* : İm
İŞARİ : Parmak ya da el kaldırılara verilen oy
İŞİB : Sümer’de bir arıtma rahibi
İŞKAMPAVYA : Harp gemilerinde personel taşımakta kullanılan motorlu büyük filika
İŞKENCE : Tutkallanan ahşap parçaları bir süre sıkıştırmak için kullanılan vidalı kıskaç
İŞKİL : Kuruntu,vesvese
İŞKİL : Paranoya
İŞKİL : Sandalye
İŞKİN : Akdeniz’de yaşayan, vücudu yassı, pullu, eti lezzetli bir balık
İŞKİNE : Lezzetli bir balık
İŞKUR : Yağmurdan sorumlu tanrı
İŞKÜNC : Çimdik
İŞLEV : Görev, fonksiyon
İŞLİK : Atölye
İŞLİK, KAMİS : Gömlek
İŞMAR : Göz kırpma
İŞMAR : Şüphe, endişe
İŞTEK : Çocuk kundağı
İŞTİKAK : Aynı kökten türemiş kelimeleri bir arada kullanma
İŞTİNA : Satın alma
İT : Değersiz, terbiyesiz kimse
it : Köpek
İTA : Veme, ödeme
İTA : Verme, ödeme
ita : Verme,ödeme
İTAAT : Söz dinleme
İTAD : İnekten süt sağarken, hayvanın ayağına geçirilen ip
İTAK : Bir köleyi azat etmek
İTALİK : Sağa yatık yazı
İTALİK : Üstten sağa doğru eğik olan basım harfi
İTALOS : Adını İtalya’ya veren kahraman
İTAMİYE : Bazı vakıf kuruluşlarında fakirlerin doyurulması için ayrılan ödenek
İTAP : Paylama, azar
İTBA : İstanbul Türk İngiliz İşbirliği
İTBOĞAN : Boğanotunun güz çiğdemi de denilen bir türü
İTDİRSEĞİ : Gözdeki arpacık
İTEĞİ : Un elerken dökülmemesi için yere serilen örtü
itenek, : Piston
İTFA : Borcu ödeme
İTHAKA : Odysseus’un yurdu olan ada
İTHAKİ : İonya adalarından biri
İTİ : Uluslararası Tiyatro Enstitüsü
İTİBAR : Saymaca
itikal : Erozyon ,aşınma
İTİL : Volga ırmağına tarihte verilen bir ad
İTİLAF : Uyuşma, görüşme
İTİMAT : Güven
İTİMATNAME : Güven mektubu
itina : özen
itizar : Özür dileme
İTLAF : Öldürme, telef etme, yok etme
itmam : Tamamlama
İTMİNAN : İnanma, güvenme
İTRİYUM : Seryum filizlerinde bulunan,gri renkli bir element
İTYLOS : Aedon ile Zetons’un oğlu
İTYS : Thrakia Kralı Tereos ile Prokne’nin oğlu
İULUS : Aeneos’un oğlu
İUNO : Heranın latince adı
İUS : Uluslararsı Öğrenci Birliği
İVAR : İkindi vakti, ikindi zamanı
ivecen* : Aceleci
İVESİ : Güney Doğu Anadolu Bölgesinde yetiştirilen bir koyun ırkı
İVESİ : Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yetiştirilen bir koyun ırkı
İVEZ-İVİZ : Özellikle sığırların kanını emen bir cins sinek
İVİNTİ : Çabukluk, hız, sürat
İYELİK : Mülkiyet
İYİ : İstenilen vasıfları taşıyan
İYİ : Yerinde, uygun
İYİLİK : Karşılıksız yardım
İYNKS-İAMBE : Pan ile Ekho’nun kızı
İYON : Yükün
İYONOSFER : Atmosferin, yeryüzünden 80 km yükseklikte başlayan son tabakası
İYOT : Halojenler gurubunun dördüncü ametali olan yalın cisim
İYOT : Mavimtırak esmer renkte katı bir element
iz : Nişan
iz : Nişan
İZABAL : Guatemala’da bir göl
İZABE : Bir metali yalın element halinde elde etmekiçin uygulanan ısıl işlem
İZABE : Madenleri sıvılaştırma, ergitme
İZAFİ : Göreceli
İZALE : Ortadan kaldırma, yok etme
İZALEİŞÜYU : Hukukta bir mülk üzerindeki ortaklığı giderme
İZAM : Büyütme, abartma
İZAM : Olduğundan büyük gösterme
İZANAGİ : Gökyüzü tanrısı
İZANAMİ : Yer tanrıçası
iZAN-FERASET-MANTALİTE : Anlayış
İZAZ : Saygı ile ağırlama
İZBİRO : Çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan
İZER : Külliyat
İZHAR : Gösterme, ortaya çıkarma
İZLATKO : Celeplik yapanlara verilen ad
İZLEK : Keçi yolu, patika, yolak
İZMARİT : Pullu ve kılçıklı, küçük bir balık
İZOLASYONİZM : Yalnızcılık
İZOLATÖR : Yalıtkan
İZOLE : Yalıtılmış
İZOMER : Aynı oranda aynı element oluşumunda ama farklı özellik taşıyan iki bileşikten biri
İZOMERAZ : Molekül içerisinde atomların yerlerini değiştiren enzim
İZOMERİ : Kapalı formülleri aynı, açık formülleri farklı olan maddelerin başka başka özellikler göstermesi olayı
İZOTONİK : Hücrenin iç ve dışortamının aynı osmotik basınca sahip olma durumu
İZOTOP : Yalnız atomlarının kitleleri yönünden farklı olan aynı kimyasal element
İZZ : Değer, kıymet