LA : Lantan
LA : Lantanyum
laakal : Asgari, en az
LAB : Yırtıcı martı
LABA : Antalya yöresine özgü, kaburga kemiği ve pirinçle yapılan bir yemek
LABA : Davarın lezzetli olan boyun eti
labada : Efelek
LABADA : Yaprakları sebze olarak yenen bir bitki
LABİL-MÜTEREDDİT : Kararsız, çabuk değişen
LABNE : Hiç tuzu olmayan yumuşak krem peynir
LABRADOR : Feldispatlar grubundan ve plajiyoklaz serisinden olan alüminyum, kalsiyum ve sodyum silikatı
LABROS : Lapina balığının büyük cinsi
LABRUM : Romalılarda banyo teknesi
LABTEV : Sibirya’nın kuzeyindeki deniz
LAÇIN-BAŞE-CURA : Atmaca, doğan
LAÇİN : Bir tür şahin
LAÇİN : Çıkılması güç kayalık yer
LAÇKA : Gevşemiş, düzeni bozulmuş
LAÇO : Genç ve yakışıklı erkek
LADEN : Anadolunun sahil bölgelerinde ve İç Anadolu’da bolca yetişen, zamkı olan bir çalı türü
LADEN : Anadolu’nun sahil bölgelerinde ve İç Anadolu’da bolca yetişen, zamkı olan bir çalı türü
LADEN : Çamdan çıkarılan zift gibi siyah ve kokulu zamk
LADEN : Reçinesi hekimlikte kullanılan bir ağaççık
LADİK : Samsun ilinde, şifalı maden suları ile ünlü kaplıca
LADİN : Ormanlarda çok yaygın olan, esmer büyük kanatlı sivrisinek çeşidi
LADİNİ : Din dışı
LADİNİ : Dindışı
LADOGA : Avrupa’nın en büyük gölü
LAEDRİ : Bilinemezci
LAEDRİ : Şairi bilinmeyen yapıtların altına yazılan kısaltma
LAFORİZMA : Çok bilinen bir sözü veya atasözünü biraz değiştirip eklemeler yaparak güncel sorunları belirten cümle
LAFTA : Latin Amerika Serbest Ticaret Birliği
LAFZA : Bir tek söz veya kelime
LAG : Golfte uzak mesafelerden yapılan bir vuruşta, topun deliğe çok yakın durması
LAG : Uzun uçak yolculukları sonrasında, insan vücudunda oluşan bir ritim bozukluğu
LAGAR : Arık, eti, yağı az, etsiz
LAGAR : Cılız ve zayıf hayvan
LAGAR : Zayıf, çelimsiz, etsiz
LAGENA : Antik çağda kullanılan, tek kulplu su ya da şarap kabı
LAGOS : Kaya hanisi
LAGÜN : Denizkulağı
LAĞAR : Doğal olarak böğürleri kalçalara doğru daralan at için kullanılan sözcük
LAHA-GIFARE : Yama
LAHAMA : Bir deniz canavarı türü
LAHAR : Sığır tanrıçası
LAHAT : Lokum
LAHİKA : Dilekçe eki
LAHİT : Kenarları kagir, üstü kapak taşlarıyla örtülü mezar
LAHİT : Taş veya mermerden oyma mezar
LAHMACUN : Üstüne kıyma, kıyılmış soğan ve baharat konularak fırında pişirilen pide
LAHOS : Hanigillerden, Akdeniz ve Ege’de yaşayan lezzetli bir balık
LAHOZ : Sarımsı-kahverengi, kayalık ve kumlu ortamlarda yaşayan, etçil bir balık türü
LAHURİ : Lahor şalı
LAHUTİ-İLAHİ : Tanrısal
LAHZADA : Çarçabuk, bir anda, hemen, bekletmeden
LAİ : Orta çağdaki Breton saz şairlerinin aracılığıyla ortaya çıkan, biri anlatımsal, diğeri de lirik iki şiir türünün adı
LAİN : Lanetlenmiş
lain : Lanetlenmiş,melun
LAİN : Lanetli
LAİN : Melun, kovulmuş, lanetlenmiş, istenmeyen
LAİOS : Oidipus’un babası
LAİOS : Oidipus’un babası
LAİYA : Doğu Hindistan’da dokunan boyalı, pamuklu bir bez
LAK : Ağaç cilası
LAK : Baskıyı dış etkenlere karşı korumak ve ürüne parlaklık kazandırmak için baskı yüzeyine mürekkep gibi uygulanan bir madde
LAK : Bozuk yumurta
LAK : İpek üzerinde film yada emülisyonla örtülmeyen kısımlardaki yüzeyleri kapatmaya yarıyan sıvı madde
LAK : Tahta kadeh
LAK : Uzakdoğu’da yetişen amerikan elmasından çıkarılan bir tür zamk
LAKA : Bir cins reçine
LAKA : Reçineli zamk
LAKA : Tahta cilası
LAKABİ : On ikinci yüzyılda Selçuklular döneminde İran’ın Kaşan kentinde üretilen bir tür seramik
LAKAYD : Kayıtsız, ilgisiz
lakayt : İlgisiz
LAKAZ : Köy evlerinde mutfaktan bölme ile ayrılan genişçe yer
LAKERDA : Balık salamurası
LAKERDA : Palamut, torik gibi balıklardan dilim dilim kesilerek yapılan salamura
LAKİŞE : Tutmaç aşı
LAKLAK : Ara vermeden söylenilen saçma sapan söz dizisi
LAKMA : Pamuklu uzun kadın yeleği
LAKONİK : Kısa ve özlü söz, veciz
LAKONİK : Kısa ve özlü söz
LAKONİK : Vecize, kısa ve özlü söz
LAKONİZM : Söylenmek istenileni en az sözcük ya da en kısa biçimde anlatma yolu
LAKOZ-ORFOZ : Hanigiller familyasından bir balık türü
LAKRİMA : Göz yaşı
LAKRİMA-EŞK : Gözyaşı
LAKRİMAL : Gözyaşı ile ilgili
LAKTASYON : Annenin süt verme devresi
LAKÜN : Küçük boşluk, delik
LAL : Samit”de denilen sözsüz oynanan bir köylü oyunu
LAL : Sessiz ve sözsüz Anadolu köy oyunu
LAL : Sevgilinin dudağı
lal, akik,… : Bir süs taşı
LALA : Şehzade eğitmeni
LALADAŞ : Lalanın altındaki acemilerin birbirine hitap biçimi
lalanga : Bir hamur tatlısı
LALANGA : Yağda kızartılarak, üzerine şeker yada şerbet dökülen bir hamur tatlısı
LALAVUÇ : Çekirdekli kayası kurusu
LALE : Meyve koparmak için ucuna üçlü yada dörtlü bir çatal geçirilmiş sırık
LAL-EBKEM-EKBEM : Dilsiz, ekbem
LALES : rak’ın Musul kenti yakınında Yezidiler tarafından kutsal sayılan vadi
LALESAR : Sığırcık
LALETTAYİN : Ayırt etmeksizin, gelişigüzel, özensiz, rasgele
LALEZAR : Lale bahçesi
LALİN : Kırmızı renkli olan
LALİN : Kırmızı renkte olan
LALİS : Çok ince ve sık dokunmuş bez
LALİS : Tülbent
LALOFOBİ : Kekelemek yada söyleyiş hatası yapmaktan çekinerek konuşmaktan korkma
LAMA : Amerikan devesi
LAMA : Yassı ve dar biçimli metal parça
LAMAS : Yurdumuzda yetiştirilen kaliteli bir limon türü
LAMAS-TARSUS : İçel’de bir akarsu
LAMBRİ : Bir yapının iç duvar kaplaması
LAMBRİ : Tavan kaplaması
LAME : Dokusunda altın ve gümüş renkte tellerin çoğunlukta olduğu kumaş
LAME : Maden parlaklığı verilmiş deri veya kumaş
LAME : metal parlaklığı verilmiş deri
LAMEKAN-BİMEKAN : Mekansız
LAMEL : Mikroskop camı
LAMİ : Tanesiz taze fasulye
LAMİNA-AYA : Yaprağın yassı ve genişlemiş olan kısmı
LAMİNARYA : Bütün denizlerde yetişen, emici köklerle kayalara tutunan, uzun şeritler durumunda bir deniz yosunu
LAMİNASYON : iki veya daha fazla materyalin birleştirilerek tek ve dayanıklı bir malzeme haline getirilmesi işlemi
LAMİNAT : Mobilyacılıkta dış yüzeylerin kaplanmasında kullanılan, dış etkenlere dayanıklı plastik bir malzeme
LAMİSE : Duyarga, dokunma duyusu
LAMPASA : Uzun ve yırtmaçlı etek
LAMPASA : Uzun yırtmaçlı etek
LAN : İsveç’te 26’ya bölünmüş olan idari bölümlerden her biri
LAN : İsveç’te en büyük yönetim biçimi
LAN : Lanet sözü
LANARKİT : Hidratlı doğal kurşun sülfat
LANCA : Zeytinyağı koymaya yarayan, silindir biçiminde büyük kap
LANDO : Üstüaçılıp kapanabilen, dört tekerlekli, çift körüklü at arabası
LANDON : Bir at arabası türü
LANDON : Dört tekerleki binek arabası
LANE : Bowling’de, topun yuvarlandığı ahşap kulvara verilen ad
LANE : Yuva
LANET : Kargış
LANET : Tanrının gazabı
LANGIRT : Dikdörtgen bir masada oynanan minyatür futbol oyunu
LANGUR : Büyük bir maymun türü
LANGUR : Hindistan’da yaşayan, külrengi ya da kırmızıya çalan sarı tüylü, büyük bir maymun
LANGUR : Maymun türü
LANGUS : Eti için avlanan bir deniz kabuklusu
LANOLİN : Koyunların yağ bezlerinden elde edilen bir madde
LANOLİN : Yapağıdan elde edilen, eczacılıkta ve parfümeride kullanılan, sarımtırak renkte bir yağ
LANSE : İleri atılmış, ortaya çıkarılmış
LANSE : Takdim etme
LANSİNG : MİCHİGAN
LANTANİT : Seyrek bulunan elementlerin genel adı
LAP : Deniz dibinde yetişen ve beyaz çiçekler açan bir bitki
LAP : Taze incir
LAPA : Nişastalı tanelerin, suyla kaynatılarak bulamaç kıvamına getirilmiş durumu
LAPA : Pirinç bulamacı
LAPA : Sıcak olarak tülbent içinde vücuda dıştan uygulanan ilaç
LAPARATOMİ : Karnın açılması
LAPAROSKOPİ : Karın zarı boşluğunun ışıklı bir aygıtla gözlenmesi ve ameliyatı
lapider : Gazetecilik.Sayfa sonuna ya da paragraf aralarına konan geometrik şekiller
LAPİLLİ : Yanardağlardan fırlayan çok küçük katı parça
LAPİNA : Kayalık kıyılarda, sığ sularda yaşayan 25-35 cm uzunluğunda kırmızı benekli, mavi veya yeşil bir balık
LAPİNA : Siğ sularda yaşayan bir balık
LAPLAK : Keten helvası yapmak için koyulaştırılmış şerbet
LAR : Ocak başı Tanrısı
-lar, -ler : Bir çoğul eki
LARA : Lauium ırmağının perisi
LARD : Domuz yağı
LARENJİT : Gırtlaktaki aşırı ve süreğen iltihap
LARENKS : Gırtlak
LARGETTO : Bir parçanın largodan çabuk ve hafif çalınacağını anlatır
LARGO : Bir parçanın ağır ve görkemli çalınacağını veya söyleneceğini anlatan müzik terimi
LARİN : Basra’da kullanılan bir gümüş para
LARKİ-HARNUP : Keçiboynuzu
LARMO : Flokların açıldığı istralya
LARVLAR : Tehlikeli ve insanlara bela olan ruhlar
LAS : Biçilmiş otlardan yapılan ot destesi
LASAKA : Hindiba
LASKE : Tutkal
LASKİNE : İskambil kâğıtlarıyla oynanan bir oyun
LASO : Güney Amerika’da yaban hayvanlarını yakalamakta kullanılan kement
LASO : Güney Amerika’da yabanihayvanları yakalama da kullanılan kement
LASO : Kement
LASSİ : Yoğurt, su, şeker ile yapılan ayran benzeri bir içecek
LASTA : Bir geminin alabildiği yük miktarı
LASTA : Kuzey Avrupa’da kullanılan, gemi yüklerine ve büyük miktardaki ticaret mallarına değer biçmeye yarayan kütle ölçü birimi
LASTEKS : Kauçuk, ipek, pamuk ya da yün karışımı bir tür kumaş
LASTİKOTİN : İnce iplikle çok sık dokunmuş yünlü kumaş
LAŞE : Gemi enkazı, batık
LAŞİN : Yüklerin yerinden oynamaması için gemi bünyesinde sıkıca bağlanması
LAT : Letonya’da kullanılan eski para
LATA : Dar, kalın tahta
LATA : İlmiyenin giydiği bir üstlük
LATA : Kalın ve dar tahta
lata : Tahta (ensiz)
LATANYA : Bazı türleri evlerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir tür palmiye
LATANYA : Kimi türleri evlerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kimi türlerinden de dokumalık iplik elde edilen bir tür palmiye
LATANYA : Palmiye türü
LATARNA : Eski otomobil
LATEKS : Bazı bitkilerin genellikle süt görünüşünde olan öz suyu
LATEKS : Bitkilerin, çoğu süt görünüşünde olan öz suyu
LATEKS : Kauçuk ağacının öz suyu
LATERİT : Kırmızı renkli, demir oksit ve alüminyum bakımından zengin toprak
LATERNA : Kolu çevrilerek çalınan, sandık biçiminde bir tür çalgı
LATERNA : Bir tür org
lates : Büyük sazan
LATİN : İtalya’da yaşamış antik halk
Latin : İtalya’nın eski halkı
LATİN : Oğlan evine gitmek için ata bindirilmiş geline hocanın okuduğu dua
LAT-MENAT-UZZA : Müslümanlık öncesi Kabe’de bulunan üç put
LAVA : Herhangi bir yere yanaşmış filikanın kürek çekmeksizin ilerlemesi için verilen komuta
LAVAJ : Bir organı su vererek yıkayıp temizleme
LAVAJ : lurjide, bir işlem sonrası, metal yüzeyleri suyla yıkama
LAVANDULA : Lavantaçiçeği
LAVAŞ : İnce açılmış hamurdan yapılan ekmek
LAVAŞ : İnce pide halinde ekmek
LAVAŞ : Yufka ekmek
LAVAŞA : Yassı gümüş külçesi
LAVAT : Tahtadan yapılmış, kayığın suyunu atmak için kullanılan kürek
LAVDANOM : İçinde afyon bulunan sulu bir ilaç
LAVGAR : Geveze, boşboğaz, palavracı
LAVİ : Bir resmi sulandırılmış çini mürekkebi veya bir başka boya ile boyama tarzı
LAVİ : Çini mürekkebini sulandırarak fırça yardımı ile yapılan resimler
LAVMAN : Kalınbağırsağı anüs yoluyla su fışkırtarak yıkama
LAVOLTA : Dönerek yapılan, üç zamanlı, hızlı ve çalgıda popüler olan eski bir İtalyan dansı
LAVRA : Kurtçuk
LAVTA : Doğacak çocuğu ana rahminden çekmeye yarayan aygıt
LAVTA : Mızrapla çalınan, gövdesi uttan küçük bir çalgı
LAVTA : Uda benzeyen bir müzik aleti
LAY : Çamur, cıvık
lay : Çamur,cıvık
LAYEMUT : Ölümsüz, ölmez
layiçe(zayiçe?) : Yıldızların belli zamanlarda yerlerini gös.çizelge
LAYİHA : Tasarı
LAYKA : Altı düz ve yayvan bir gemi
LAYKA : Uzaya giden ilk canlı köpek cinsi
LAYLAY : Ninni
LAYTER : Alt kısmı düz, geniş ve sağlam yapılı bir yük gemisi
LAYTER : Limanlarda kıyı ile gemi arasında yük taşımada kullanılan altı düz, sağlam yapılı sac tekne
LAYTMOTİF : Senfonik şiirde küçük melodi parçası
laz : Doğu karedeniz halkı
LAZA : Küçük bal teknesi
lazanya : Makarna
LAZARETO : Bulaşı hastalıklar bulunan bir ülkeden gelen gemideki insanların konulduğu, karantina binası
LAZARETTO : Bulaşıcı hastalıklar bulunan bir ülkeden gelmiş insanların karantinaya alındıkları binaya verilen ad
LAZA-ŞAFUL : Bal teknesi
LAZLOBİRO : 1938’de bilye uçlu tükenmez kalemi icad eden Macar Mucit
LAZUT : Mısır bitkisi
LE : Lübnan
LEA : Yakup Peygamberin karısı
LEADRİ : Yazarı bilinmeyen yapıt
LEAL : İnciler
LEARTES : Odysseus’un babası
LEB : Dudak
LEB : Sac üstünde pişirilen ekmek
leb* : Dudak
LEBALEP : Ağzına kadar dolu
LEBE : Tabakhanelerdeki havuzun dibinde birikmiş kıl ve kireç tortusu
LEBEN : Mısır ve Lübnan’da inek sütünden yapılan mayalı bir içki
LEBES : Antik Yunan’da kullanılan yuvarlak dipli, uzun bir ayak üstünde oturan kulpsuz şarap kabı
LEBİB-FAHİM-LEBİBE-AKİL : Akıllı, zeki
LEBİDERYA : Deniz manzaralı daire
LEÇE : Taşlı tarla
LEÇER-PETGİR : Kıl elek
LEDA : Bütün denizlerde canlı ya da fosil olarak bulunabilen bir yumuşakça
LEDA : Jüpiter gezeenin uydularından biri
LEDRA : Başı yassı, kıllı ve kısa bacaklı, boyu uzun bir böcek
LEGAL : Yasal, meşru
LEGATO : Bir parçanın notalarının, ara vermeden birbirine bağlanarak söyleneceğini veya çalınacağını belirten müzik terimi
LEGATO : Seslerin aralarında hiç kesinti olmadan birbirini izlemeleri gerektiğini belirten müzik terimi
LEGORN : Tavuk ırkı
LEGORN : Yumurta verimi çok, genellikle beyaz tüylü bir tavuk ırkı
LEĞER : Tarla sulamak için yapılan küçük su bend
leh : Polonyalı
LEHİM : Kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı
LEHİM : lleri birleştirmede kullanılan,kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı
LEJYON : Birkaç takımdan oluşan askeri birlik
LEK : Resim yüzeyi üzerine boya ile yapılmış iz
LEK : Tire ve Ödemiş ilçelerine özgü bir tür bilye oyunu
LEKECİLİK : Taşizm de denilen soyut resim anlayışı
LEKEN : Kar ayakkabısı
leken : Kar ayaklığı
LEKENDE : Kaba dikiş
lekende : Kaba dikiş
LEKTÖR : Okutman
LELEMENDİ : Yas havalarına uygulanan bir tür halk türküsü
LE-Lİ : Vietnam krallık hanedanı
LEM : Parlama
leman : İsviçre’de göl
LEMSİ : Dokunma ile ilgili
LEMUR : Maki de denilen bir maymun cinsi
LEMURLAR : Ölülerin evlere bela olan hayaller
LENA : Rusya’da bir ırmak
LENDUHA : Çok iri ve kaba şey
LENF : Ak kan
LENFOMA : Lenf dokusunun aşırı derecede ve anormal bir şekilde büyümesi
LENFOSİT : Kanda, kemik iliğinde, lenfte bulunan, tek ve çok iri çekirdekli, küçük, renksiz bir kan gözesi
LENG : Topal, aksak
LENGER : Bakırdan yayvan ve kenarları genişçe sahan veya tepsi
lenger : Gemi demiri
LENGER : Geniş kulplu kap
LENGER : Yayvan ve kenarları geniş, büyük bakır kap
LENGÜİSTİK : Dilbilim
LENS : Göze takılan mercek
lens : Göze takılan mercek
LENTO : Bir parçanın ağır çalınacağını belirten müzik terimi
LENTO : Kapı ve pencerelerin üst eşiği
LENTO : Üsteşik
LEO : Aslan takımyıldızının Latince adı
LEPE : Bulgur ya da pirinçten çorba gibi yapılan, bol soğanlı ve kırmızı biberli yiyecek
LEPİSKA : Uzun, sarı ve yumuşak saç
LEPİSTES-MYLOSOMA-TETRAZON-THAYERİA-DİSTİCHODUS-ORNATUS : Bir tür akvaryum balığı
LEPRA : Cüzam
LERCİ : Mis keçisine benzer bir hayvan
LERTES : Odyseus’un babası
LERZAN : Titrek
LERZAN : Titrek, titreyen
LESEPASE : Bir sınırdan geçebilmek için verilen yazılı izin
LESEPASE : Sınırdan geçiş belgesi
LEŞ : Hayvan ölüsü
LEŞKER : Ordu ya da asker
LEŞKER-CEYŞ-SÜ : Asker, ordu
letafet : Güzellik,hoşluk
LETAL : Öldürücü
LETARJİ : Yaşama fonksiyonlarının neredeyse ortadan kalkacak derecede zayıflaması
LETİS : İki ayrı ırktan gelme
LETO : Apollon ile Artemis’in anneleri
LETRASET : Sürtme yoluyla kağıt veya düzgün bir yüzeye aktarılan grafik karakteri
LEUKE : Okeanos ile Tethys’in kızı. Hades’in ölümsüz sevgilisi
leva : Bulgar para
LEVANTEN : Ortadoğu’da doğmuş Avrupalı
LEVANTEN : Soyu karışmış Avrupalı
LEVANTEN : Yakındoğuda yerleşmiş ya da evlenerek soyu karışmış Avrupa asıllı kimse
LEVENT : Osmanlı Donanmasında görev yapan asker sınıfı
LEVENTEN : Avrupa asıllı olup yakındoğuda yerleşmiş ve soyu karışmış kimse
LEVH : Üstüne yazı yazılan düz taş veya tahta, levha
LEVH : Üzerinde resim yapılan kağıt
LEVİ : 1853’te ilk kez Jean pantolonu üreten kişi
LEVİN : Kokmuş,çürümeye yüz tutmuş hayvan ölüsü
LEVREK : Eti beyaz, üzeri pullu iri bir balık
LEVÜLOZ-FRÜKTOZ : Meyve şekeri
LEVYE : Bir mekanizmanın kumanda kolu
LEY : Hawai’de karşılama veya uğurlama anısı olarak verilen, çiçekten yapılmış kolye
LEY : Pasifik yerlilerinin çiçekten yaptıkları kolyeye verilen ad
LEYAL : Geceler
LEYAL : Geceler anlamında eski sözcük
LEYAN : Konforlu, lüks hayat, parlayan, parlatıcı
LEYLA : Arapça çok karanlık gece
LEYLAK : Zeytingillerden bir ağaç ve bu ağacın beyaz, eflatun veya pembe renkte, güzel kokulu çiçekleri
LEYLİ : Yatılı
LEYS : Yokluk
LEZ : Trablus ve Bingazi’deki hurma ve zeytin ağaçlarıyla kuyulardan aldığı vergi
LEZ : Zeytin ve hurma ağaçları ile kuyulardan alınan vergi
LEZAR : Kertenkele derisi
LEZARD : Gazetecilik.Bir sayfada sözcük aralarındaki boşlukların alt alta gelmesiyle ortaya çıkan duvar çatlağı gibi beyazlık
LEZEZ : Eskiden askerlerin aldıkları üç aylık maaşın Şevval, Zilkade ve Zilhicce aylarına denk gelen dördüncü bölümü
LEZGİLER : Kafkasya’da yaşayan Müslüman bir halk
LIĞ : Alüvyon
LIKA : Zamklı cila
LILLIKI : Tek ya da iki kulplu toprak testi
Lİ : Çinlilerin bir uzunluk ölçüsü
Lİ : Lityum
Lİ : Lityum
LİAN : Lanet okuma
LİBADE : Bir tür kısa hırka
LİBADE : Kısa hırka
LİBART : Çakal
LİBAS-ESVAP-FİSTAN,FAÇA,GİYET : Giysi
LİBASYON : Antik çağda, tanrılara sunulan sıvı adağı
LİBERASYON : Dışalımı özgür bırakma
LİBİDO : Cinsel içgüdünün belirtilerini taşıyan yaşama gücünün bütünü
LİBİTİNA : Ölüler için yapılan merasimi koruyan tanrıça
LİBİTİNA : Roma da ölüler için yapılan merasimi koruyan tanrıça
LİBOŞ : Liberal gözüküp kendi çıkarını kollayan ve başkalarını kandıran kimse
libre : Ölçü(eski ½ kg)
LİBRE : Yarım kilogramlık bir ağırlık ölçü birimi
LİBRETTO : Bir operanın sözlerinin yazılı olduğu kitap
LİBRETTO : Opera güftesi
LİÇİ : Çin kirazı denilen ve nemli topraklarda yetişen bir meyve
LİÇİ : Nemli tropikal bölgelerde yetişen bir meyve ağacı
LİD : Şiirle müziğin kaynaşmış olduğu müzik türü
LİDAKİ : Çipura balığının, boyu 10 santimetreye kadar olan gençlerine verilen ad
LİDAKİ : Çipuranın küçüğü
lidaki : Çipuranın küçüğü
LİDO : Venedik Film Festivalinin yapıldığı küçük ada
LİED : Bir çok kıtadan oluşan şarkı gibi söylenmek üzere yazılmış duygusal şiir, şarkı
LİED : Bir şiir üzerine bestelenmiş müzik eseri
LİF : Nebati halatın yapıldığı malzemenin en ince parçası
LİGNİN : Bitkide, kök ve gövdenin odunsu yapısını oluşturan madde
LİGNİN : Odun özü denilen su geçirmez madde
LİGURİA : Akdeniz’in, İtalya’nın Kuzey Batı kısımlarına doğru sokulan bölümü
LİHYE : Sakal
LİKA : Mürekkep hokkalarına konan ham ipek
LİKAT : Başak toplama
LİKAT : Tarlalarda kalan başakları toplamak
LİKATOR : Bulgarlar’dan oluşan Voynuk Teşkilatındaki küçük rütbeli subaylar
LİKEN : Bir mantarla bir suyosununun ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilerin genel adı
LİKEN : Deri hastalığı
LİKEN, UYUZ : Kaşındırıcı bir deri hastalığı
LİKİDASYON : Tasfiye
likidite : kolayıkla paraya çevrilebilir varlıklar
LİKİDİTE : Kolaylıkla paraya çevrilebilme özelliği fazla olan varlıklar
LİKİDİTE : Para ve ticaretle ilgili işlemlerde kullanılabilen kısa süreli anamal
LİKİT : Kullanılması hemen olanaklı olan para
LİKİT-MAYİ-AKAR : Sıvı
LİKMAN : Zeytinyağlı küçük çıra
likorinoz : Balık pastırması
LİKORİNOZ : Balıkların iste kurutularak yapılan pastırması
LİKORİNOZ : Kimi balıkların iste kurutularak yapılan pastırması
LİKÖR : Meyve, alkol, esans karışımıyla yapılan şekerli içki
LİL : Duvar sıvasında kullanılan siyah renkli toprak
LİLA : Leylak rengi
lila : Leylak rengi
lila : Leylak rengi(açık)
LİLİS : Altı bakır ya da pirinç bir tür davul
LİLİTH : Dişi bir cin
LİMA : Başlangıçlar tanrıçası
LİMA : Limidae failyasından, ikiçenetli deniz yumuşakçası
liman : Gemi sığınağı
LİMAN : Sessiz, sakin bir ortam
LİMBALİ : Tropikal Afrika’da yetişen ve odunu doğramacılıkta kullanılan bir ağaç
LİMBO : Bir şeyin bir taraftan diğer tarfa aktarılması
LİMBO : Bir ticaret gemisinin içindeki yükü, bordasına yanaşan başka bir gemiye aktarma işlemi
LİMBO : Irmaklarda ve sığ sularda yük taşımakta kullanılan bir tür tekne
LİMBO : Irmaklarda, sığ sularda yük taşıyan bir tür tekne
LİMEN : Antik Roma’da, dini değer taşıyan kapı eşiklerine verilen ad
LİMERİK : Satirik konul, beş dizelik bir İskoç şiir türü
LİMMA : Dört komalık küçük yarım sese verilen ad
LİMNOFOBİ : Göllerden korkma
LİMNOLOJİ : Göl bilimi
LİMNOLOJİ : Gölleri inceleyen bilim dalı
LİMONİT : Sarı ya da kahverengi, doğal hidratlı demir oksit
limonluk* : Ser
LİMOS : Açlık tanrıçası
LİNEER : Çizgisel
LİNEER : Matematikte çizgilerle ilgili olan
LİNİMENT : Ovarak sürülen ilaç
LİNİN : Göze çekirdeğinde bulunan ve kromatin tanelerini taşıyan ağ biçimindeki ipliksi yapı
LİNİN : Hayvan birki hücrelerinin çekirdeğinde bulunan, ağ şeklindeki ipliksi yapı
LİNİN : Hücre çekirdeğinde bulunan ve kromatin tanelerini taşıyan ağ biçimindeki ipliksi yapı
LİNK : İletişim dizgesi birliği
LİNK-ADETA : Atın eşkin yürüyüşü
LİNOLYUM : Muşamba
LİNOLYUM : Yer döşemesi olarak kullanılan, üzeri ketenyağı ve mantar tozuyla kaplanmış jüt bezi
LİNOLYUM : Yer döşemesi olarak kullanlılan bir tür muşamba
linolyum : Yer muşambası
LİNOTİP : Basım evinde harfleri dizen ve satırları blok durumunda döken dizgi makinesi
LİNOTİP : Satır halinde döküm yapan dizgi marinası
LİPARİ : Çiroz durumundan çıkarak yağlanmaya başlamış olan uskumru
LİPARİ : İri uskumru
LİPARİT : Granitle aynı kimyasal yapıda, içinde mikrolitler olan kayaç
LİPARİT : Kayaç
LİPAZ : Pankreasın salgıladığı sindirim enzimi
LİPİT : Her tür organik yağa verilen ad
LİPOFİL : Yağsever
LİPOFİLİ : Yağseverlik
LİPOM : Yağ dokusunun, bulunduğu yerde büyümesiyle oluşan zararsız ur
LİPOZOM : Hücre sitoplazmasında bulunan ve besin sağlayan yapı
LİPSOS : İskorpitgillerden, Akdeniz ve Atlas Okyanusunda yaşayan lezzetli bir balık
LİPSOS : İskorpitgillerden, Akdeniz ve Atlas Okyanusunda yaşayan, 40 cm. uzunluğunda, eti çok beğenilen bir balık
LİR : Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı
LİRİK : Coşkun, ilhamla dolu
LİRİZM : Kişisel duyguların esin yolu ile coşkulu ve etkili anlatımı
LİSAM : Kadınların yüzlerine örttükleri peçe, yaşmak
LİSAM : Müslüman kadınların yüzlerine örttükleri ince tül
LİSANS : Dört yıl süren üniversite veya yüksekokul öğrenimi
LİSANS : Üniversite diplomasıyla doktora arasındaki akademik derece
lise : Bir öğretim kurumu
LİŞER : Trabzon ilinde bir yayla
Lişer : Trabzon’da yayla
LİTERATÜR : Yazın, edebiyat
LİTİKAFOBİ : Davalardan ve mahkemelerden korkma
LİTLEROCK : ARKANSAS
litoloji : Taş bilim
LİTOLOJİ : Taş bilimi
LİTOLOJİ : Taşbilim
LİTOLOJİ : Taşların yapısını inceleyen bilim
LİTORİNA : Bir tür deniz kabuklusu
LİTOT : Hafifsemeye dayanan söz sanatı
LİTRİNOS : Mercan balığının küçüğü
LİTÜRJİ : Dinsel dörende izlenmesi gereken ulus ve sıra
LİTYUM : Gümüş parlaklığında, bilinen en hafif element
LİVA : İki alaydan oluşan askeri birlik
LİVA : Sançak, bayrak
LİVA : Tugay
LİVA-MİRLİVA : Tuğgeneral
LİVANE : Artvin’in eski adı
LİVAR : Balıkçı teknesinde balıkların taze kalması için alt tarafı denizle ilgili tahta havuz
LİVAR : İçinde diri balık saklanan denizden ayrılmış havuz
LİVAR : İçinde diri balık saklanan, denizden ayrılmış havuz
LİVE : Şakacı(esk.)
LİYAKAT : Yaraşırlık
liyakat : Yeterlilik
LİYAKAT-DEĞİM : Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye hak kazandıran durumu, yaraşırlık
LİYAN : Sıcak bölge ormanlarında yetişen ve sarmaşık gibi ağaçlara tırmanan bitki
LİZOL : Mikrop kırıcı olarak kullanılan ve katrandan çıkarılan yağsı bir sıvı
LİZÖZ : Gecelik üzerine giyilen örgüden üst giysi
lLEJANT : Gazetecilik. Resim alt yazısı
lm : Lümen
LO : İstanbul boğazına adını veren tanrıça
LOB : Bir organın az çok, yuvarlak olan çıkıntısı
LOB : Teniste topu bir atış şekli
LOB : Teniste topu rakibin arkasına düşürmeyi amaçlayan vuruş
LOB : Teniste topun çizdiği yol
LOBELYA : Salkım durumunda mavi çiçekleri bulunan bir ya da çok yıllık Kuzey Amerika bitkisi
LOBİ : Dalan, çıkar topluluğu
LOBİ-DALAN : Bir yapının giriş yeri
LOBOTOMİ : Sinir tellerini kesme ameliyatı
LOBUT : Kalın, kısa ve düzgün sopa
LOBUT : Kol kaslarını güçlendirmek için kullanılan şişeye benzer bir el jimnastik aleti
LOCA : Masonların toplantı yeri
LOÇA : Baş bodoslamalarının her iki yanında, çapayı içine alabilen ve güverteye açılan demir zincirin geçtiği delik
LOÇA : Demir zincirinin akması için açılmış deliklere geçirilmiş madeni oluk
LOÇA : Gemi güvertesinde gemizincirinin geçtiği delik
LOÇA : Gemilerde demir zincirinin geçtiği delik
loda : Küme,yığın
LODA : Taneli ya da tanesiz saman yığını
LODA : Üzeri toprak ya da otla örtülmüş saman yığını
LODA-TUDE-KOMA : Küme, yığın
LODEN : İsviçre’de ve Alsace’te dokunan, bir tür yün kumaş
loder : Yol yapım aracı
LODOS : Güney, güney rüzgarı, kaba yel
LOG : On tabanlı logaritmanın kısaltması
LOG : Petrol araştırmaları sırasında tutulan kayıt
LOGADEN : Antik Yunan mimarlığında, kaba yontu taş duvar örgüsü
LOGARİTMA : Büyük çarpmaları, bölmeleri, kök ve kuvvet alışlarını yapabilmek için bulunan bir yol
LOGO : Amblem
LOGO : Harfler, kısaltmalar kümesi
LOGOFET : İstanbul Rum Patrikhanesinde, patriklerle hükümet arasındaki işlere aracılık eden sivil görevlinin sanı
LOGOFOBİ : Belirli kelimelerden korkma
LOGOS : Hırıstiyan felsefesinde Tanrı kelamını insanlara ulaştıran oğul (İsa)
LOGOS : Ussal yasa
LOĞ : Taş silindir
LOĞ : Toprağı ezmek için gezdirilen taş silindir
LOĞ : Yollarda, toprak damlarda, yeri bastırmak ya da tarlalarda toprağı ezmek için gezdirilen taş silindir
LOĞUSA : Yeni doğum yapmış kadın
LOİRE : Fransa’nın en uzun ırmağı
LOJİSTİK : İmsel mantık
LOJİSTİK : Modern mantık
LOK : Gemileri farklı iki su düzeyinin birinden ötekine geçirmek için yapılan ara havuz
LOKA-çapaçul : Pasaklı, kılıksız
LOKAL : Dernek evi
LOKAL : Yerel
LOKATİF : Kalma durumu
LOKMA : Zincirin baklalarının ortasına takviye için konmuş parça
LOKOMOBİL : İstenilen yere çekilebilen patlamalı motor ya da buhar makinesi
Loktay : Uzun sarı rebkli bir Çin ipeklisi
LOKUM : Şekerli nişasta eriyiğini pişirip hafif ağdalaştırarak yapılan, küçük küp ya da dikdörtgen biçiminde kesilen şekerleme
LOKUM : Türklere özgü bir şekerleme
LOKUS : Bir genin kromozom üzerinde bulunduğu bölgeye verilen ad
LOKUS : Kromozomların üzerlerinde genlerin bulunduğu özel yerler
LOLO : Gösteriş, kabadayılık
LOMBA : Lamba
LOMBAR : Gemi bordalarına, küpeştelerine açılan dörtgen biçiminde delik
LOMBOZ : Kamaralarla alt güverteyi aydınlatmak için bordalardan ve güvertelerden açılan yuvarlak pencere
LONG : Ejderha
LONGA : Türk müziğinde yörük özellik taşıyan oyun havası
LONGAN : Muşmulaya benzer bir meyve
LONGOZ : Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğne ada beldesinde, koruma alanı kapsamına alınan orman alanı
LONGPLEY : Uzunçalar
LONGUZ : Deniz ya da ırmaklarda birdenbire derinleşen yer
LOP : Beyin, karaciğer gibi organların parçaları bölümleri
LOP : Bir organın yuvarlak ve birbirinden ayrılmış parçalarından her biri
LOP : Katı yumurta
LOR : Bir tür taze, yumuşak ve tuzsuz beyaz peynir
LORAN : Denizcilikte ve havacılıkta kullanılan radyo seyir sistemi
LORANT : Bir şeyin parçaları arasındaki uygunluk
LORİ : Ağaç üzerinde yaşayan, maymuna benzeyen ve maki türü ufak meyvelerle beslenen bir hayvan türü
LORİ : Bir cins papağan
LORİ : Bir papağan türü
LORİ : Küçük bir maymun türü
LORİS : Hindistan ve Malezya ormanlarında yaşayan ilkel maymun
LORTA : Ayakkabı kalıbının çapı
LOSTRA : Ayakkabı boyama
LOSTROMO : Gemide tayfa başı
lostromo : Tayfaların başı
LOSTROMO : Ticaret gemilerinde tayfaların başı
lostromo : Ticari gemide tayfa başı
LOSYON : Cilt ve saç bakımında kullanılan alkollü ya da alkolsüz, kokulu sıvı
LOŞ : Yarı karanlık
LOT : Borsada işlem birimi
LOTA : Tatlı sularda yaşayan, bir tür gelincik balığı
LOTARYA : Ad veya numara çekilerek oynanan şans oyunlarının genel adı
loti : Lesotho’nun parası
loto : Bir talih oyunu
LOTRA : Litre
LOTUS : Nilüfer cinsinden birçok bitkiye verilen genel ad
LÖK : Kurşun lehimlemekte kullanılan pamuklu bez
LÖKEŞE : Yabankazı
LÖKEŞE-BEKAS : Çulluk
LÖKEŞE-SAKARMEKE : Yaban kazı
LÖKOFOBİ : Beyaz renkten korkma
LÖKOSİT : Akyuvar
LÖKOZ : Lösemi durumuna tıpta verilen ad
LÖKÜN : Kireç zeytinyağı karışımı macun
LÖKÜN : Kireçle , zeytinyağı ve pamuk karıştırılarak dövmek suretiyle yapılan bir macun
LÖL-LÖKÜN : Künkleri birleştirmekte kullanılan macun
LÖNGÜR : İri yarı kişi
LÖP : İri ve yumuşak
LÖS : Bir tür verimli balçık
LÖS : Kil ve kum karışımı, sarı renkli verimli balçık
LÖS : Kolay yayılan ince balçık
LÖSEMİ : Kan kanseri
LÖVE : Briçte kazanılan her ele verilen ad
LPG : Sıvılaştırılmış petrol gazı
LPGA : Bayanlar Profesyonel Golf Birliği
LR : Lavrensiyum
LR : Lavrensyum
LR : Lorentiyum
LROKİR : Türkiye’de yayımlanan ilk Ermenice gazete, Takvimi Vakayi’nin Ermenice nüshası
LS : Lesotho plakası
LU : Lutesyum
LU : Lütesyum
LU,LUX : Lüksemburg
LUANDA : Afrika kıtasında bir başkent
LUCİNA : Kadınlara doğumda yardımeden ve sancıları azaltan tanrıça
LUDLOW : Başlıkların ilanların dizgisinde kullanılan makine
LUGANO : Alp Gölleri havzasında bulunan, İtalya ve İsviçre sınırları içinde bulunan bir göl
LUGANO : İtalya ve İsviçre sınırları içinde bulunan bir göl
LUGAZ : Divan edebiyatında nazım şeklinde yazılmış bilmece
LUGAZ : Divan edebiyatında şiir şeklinde düzenlenmiş bilmece
LUGAZ : Divan şiirinde manzum bilmece
LUGAZ : Herhangi bir nesnenin ya da varlığın özellikleri anlatılarak yazılan manzum bilmece
LUİZİN : Bir çeşit tafta
LUK : Kullanılacağı zaman hazırlanan losyon
LUKA : İncil bölümü
LUKATA : Sahibi bilinmeyen şey
LUKATA : Sokata bulunan ve sahibi bilinmeyen eşya
LULU-EPANYÖL : Uzun tüylü bir süs köpeği
LUMBAGO : Bel ağrısı
LUMBUZ : Gemideki pencerelere verilen isim
LUMPEN : Marksist terminolojide, proletaryanın sınıf bilincinden yoksun alt tabakasına verilen ad
LUNA : Ay tanrıçası
LUNA : İtalya’da çıkarılan beyaz bir mermer türü
LUNDALAR : Zaire, Angola ve Zambia’da dağınık şekilde yaşayan ve Bantu Dilleri konuşan topluluklara verilen ad
LUP : Büyüteç
LUPA : Yengeç cinsi
LUPERUS : Bütün dünyaya yayılmış küçük yaprak böceği
LUR : İskandinav Ülkelerine özgü üflemeli bir çalgı
LUR : İskandinav ülkelerine özgü üflemeli bir çalgı, tarih öncesi tunç korno
LURE : Çok eskiden kullanılan bir tür nefesli saz
LUSİTANİA : 1915 TED bir Alman denizaltçılısı tarafından batırılan ve ABD nine 1. Dünya savaşına girmesine neden olan yolcu gemisi
LUT : Orta Doğu’da bir göl
lut : Ortadoğuda bir göl
LÜFAZE : Değirmenin öğüttüğü un
LÜKZUF : Üzüm çöpü
LÜLE : Musluksuz su borusu
LÜLE : Saç kıvrımı
LÜMNA : Bal gibi yapışkanlı sütü olan bir ağaç
LÜMPEN-ARİ : Yoksul, sefil
LÜP : Hiç emek vermeden ele geçirilen şey
LÜŞ : Dantel parlatmada kullanılan el aleti
LYE : Çamaşır sodası
LYKE : Kır perisi
lyon : Fransa’da bir kent
LYRA : Eski Yunanlıların kullandığı bir tür mızraplı saz