Bilginin Adresi

Yararlı Bilgiler

Bulmaca Sözlüğü – D / nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı

da : Rusça “evet”
DABBE : Binek ve yük hayvanı
DAÇA : Büyük Rus kentlerinin yakınındaki tatil evlerine verilen ad
DADAMIK : Avı çekmek için dökülen yem
dadı*,lala,taya. Selçuklularda : Çocuk bakıcısı kadın
DAFFAT : Devesini kiraya veren deveci
DAGAL : Çerçöp
DAGAS : Çok yemekten dolayı midenin dolması
DAĞA,uflaa : Bir tür bıçak
DAĞAR : Ağır yayvan toprak kap
DAĞAR : Deriden yapılmış torba
DAĞARCIK : Deriden yapılan içine ekmek türü yiyecek konan torba
DAĞİ : Dağlık bölgelerde söylenen türkülerin makamı
DAĞİ : Kırsal yörelerde söylenen bir türkü makamı
dağlalesi* : Anemon
DAĞLIÇ : Kıvırcık koç ile karaman koyununun birleşmesinden doğan melez koyun
DAĞLIÇ-İMROZ : Bir koyun türü
DAHOMEY : Benin’in eski adı
DAHÜL, hoyuk : Bostan korkuluğu
DAİ : Davet eden, çağıran
daim : Sürekli
DAİN : Alacaklı
DAİNİCHİ : Budizm’de bilgelik ve aflıkla özleştirilen yüce ruh
DAİRE : Bir çemberin içinde kalan düzlem parçası
DAK : Anadolu’nun çeşitli yörelerinde genellikle kadınların vücutlarının çeşitli yerlerine yaptırdıkları dövme
DAL : Çıplak yalın
dal : Şube,kol
DALABA : Bir cins koyun
DALAK-GÜMEÇ-GÖMEÇ : Bal peteği
DALAN : Bir yapıda dış kapıyla odalar arasındaki giriş bölümü
DALBASTI : Bir tür iri, aşılı kiraz
DALDIZ : Ağaçtan oyulmuş arı kovanı
DALDIZ : Ağaçtan oyulmuş yayık
DALDIZ : Ağaçtan yapılmış yatak
DALEM : OREGON
DALGI : Aymazlık, gaflet
DALYAN : Balıkların sürü halinde geçeceği yerlere ağlarla kurulan geniş ve sabit bir tuzak türü
DALYAN : Deniz, göl ve ırmaklarda kıyılara yakın yerlerde ağ ve kazıklarla oluşturulan, balık avlama yeri
DAM : Bir binanın göğe bakan yüzü
dam : İskambilde kız
dama : Bir zeka oyunu
DAMALİS : Kız Kulesinin eski adı
DAMALTI-KODES : Hapishane
DAMAN : Bir çok bedensel özelliğiyle file benzeyen, tavşan iriliğinde memeli bir hayvan
DAMASKO : Bir çeşit döşemelik kumaş
DAMASKO : Çoğunlukla döşemelik olarak kullanılan, keten veya ipek karışımı bir kumaş
damlasakızı : Bir tür sakız
DAMLATAŞ : Antalya’da tanınmış bir mağara
DAMUR, AMORAZA : Bir tür suni ipekli kumaş
dana : İnek yavrusu
DANG : Ateşli ve bulaşıcı bir hastalık
DANG : Başta, kaslarda, oynaklarda ağrılar yapan, vücutta kızıl lekeler gösteren, ateşli ve salgın bir sayrılık
DANİŞMENT : Bilgi ve düşüncesi alınmak üzere kendisine danışılan kimse, bilgili
DANİŞ-TİLİ : Bilgi, ilim, irfan
dar : Ensiz
DARADAR : Ançak
DARAKA : Deri kalkan
DARAKA : Deriden yapılmış kalkan
DARAMANTOZ : Dağınık parçalanmış, talaman yoz
DARAYAK : Âşık edebiyatında kafiye olma olasılığı düşük sözcükler
DARBIMESEL, oraçlama : Atasözü
darbız : Toprağın nemi
DARBUM : Bizanslılar zamanında Eskişehir’in ismi
DARİYE : Divan şiirinde köşk, saray, ev gibi binalarla ilgili yazılan kasideler
DARİYYE : Divan şairlerinin, dünyevi makamca büyük olanların yaptırdıkları köşk ve konaklara dair yazdıkları manzume
Dava,Amerika… : Franz Kafka’nın romanı
davar : Koyun, keçi sürüsü
DAVER : Adil hükümdar
davranış, eda : Tavır
DAVYA : Dişçi kerpeteni
DAYİN-DAİN : Borç veren
DAYİNE-MARYA : Dişi koyun
DAZ : Çıplak toprak
DB : Desibel
DEALER : Briçte, Kartları dağıtan ve arttırma konuşmalarını başlatan kişi
DEBBAĞ : Deriyi kullanılabilecek duruma getiren kişi, sepici, tabak
DEBBE : Ağzı dar dibi yuvarlak bakır bakraç
debdebe : Görkem
DEBİ : Akarsuyun herhangi bir noktasından bir saniyede geçen su hacmi
DECCAL : Dinsel inanışlara göre kıyamete yakın bir zamanda çıkacağına inanılan yalancı
DEDEKTÖR : Bulucu
DEFA : Bir şeyin eğilip ikiye bükülmesi
DEFATEN : Bir defada
DEFENNİ : Alaca renkli bir cins elbise
DEFLEKTÖR : Bir akımın doğrultusunu değiştirme işinde kullanılan aygıt, saptırıcı
DEFORMASYON : Biçim bozma
DEFOS : Briçte, Kağıt yemek
DEFROSTER : Buzçözer
DEFTERDAR : Bir ilin en yüksek maliye görevlisi
DEGAJMAN : Ayaktopunda, topu sert bir ayak vuruşuyla uzağa atma
değnek* : Asa
dek : Düzen,hile
DEKA : Birimlerin başına konulduğunda on katı gösteren bir ek
DEKADAN : Aşırı sembolist sanatçılara verilen isim
DEKADANS : Çöküş
DEKAGRAM : Bir kilonun yüzde biri
DEKATLON : Atletizmde on ayrı dalda yapılan yarışma
dekoratör : İç mimar
delege* : Murahhas
DELGEÇ : Zımba
DELİCE : Aşılanmamış zeytin ağacı, yabani ağaç
demagoji : Halkavcılığı
DEMAME : Çirkinlik
DEMATİT : Deri yangısı
DEME : Ailevi ve Bektaşi ozanlarının şirrlerine verilen ad
DEME : Bektaşi ozanlarının tarikatlarıyla ilgili şiirlerine verilen ad
DEME : Daha çok Alevi ozanların tarikatlarıyla ilgili konuları işleyen koşuklarına, kendilerince verilen ad
deme,ilahi,nefes…. : Tekke Ed.şiir türü
DEMO : Bir şarkının, bir filmin deneme kaydı yada çekimi
denk*,eşit* : Hemayar
denk*,hemayar* : Eşit
DENLİ : Ağırbaşlı, sözleri ve davranışları ölçülü olan kimse
DENŞİRMEK : Bir şeyin doğasını ya da niteliğini bozmak
DENTİMETRE : Dişin çevresini ölçmeye yarayan araç
DENVER : COLORADO
DEPPOY : Depo
DERA : Çan, çıngırak
DERADAP : Arkası sıra
DERBENT-KISIK : Dar geçit, boğaz
DEREKE : Aşağı derece
DEREKE-ZÜL : Aşırı derece
derin : Dip
DERK : Anlama, kavrama
DERMATOLOG : Deri sayrılıkları uzmanı, cildiyeci
DERMATOLOJİ : Cildiye, cilt hastalıklarını inceleyen bilim dalı
DERSİAM : Camide verilen ders
DERVİŞ : Kırlangıç balığı küçüğü
DES MOİNES : LOWA
DESİSE-AL : Aldatma, oyun, düzen
DESTAN : Belli belirsiz tarih olaylarına ve efsane motiflerine dayanılarak halkın hayal gücüyle meydana gelmiş eser
DETAY : Ayrıntı
DETERMİNİST : Belirlenimci, gerekirci
DETERMİNİZM : Belirlenimcilik, gerekircilik
DETERYUM : Ağır hidrojen
DETİRE : Balede el ya da baş yardımıyla yapılan egzersiz
DEVAİMİSK : Bitki kökleri, şeker, misk, dövülmüş ceviz veya fındık içi ile yapılan bir tür şekerleme
DEVONİYEN : Birinci çağın dördüncü dönemi ve bu dönemde oluşmuş yer katmanları
DH : Katar
DIKIM : Bir parça ya da, bir lokma yiyecek
DINNAK : Çok çok az
DIRMALAK : Dik dağlar üzerine döne döne çıkan yollar
DİADEM : Alnın üzerinde başa yerleştirilen çelenk biçiminde taç
DİAETA : Antik Roma evinde oturma odası
diana : Avcılar tanrıçası
DİAZOMA : Antik tiyatrolarda oturma sıralarını ayıran geçiş yeri
DİBA : Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipekli kumaş
DİBEK : Büyük havan
DİFANA : Üç katlı balık ağı
DİK : Derin duvar
DİKEÇ : Bağ çubuğu dikmek için delik açmaya yarayan çubuk
DİKEL : Çapa, bel gibi tarım aracı
DİKİZ-ERKETE : Gözetleme
DİKKAT : Bilinç etkinliğinin belli bir nesne üzerinde yoğunlaşması
DİKMEN : Dağ tepesi, doruk
DİKSE : Ağaçsız yerde kuş yakalamak için ökse yerleştirilmek üzere dikilmiş yalancı ağaç
DİKTAFON : Bir tür ses alma cihazı
DİL : Ayakkabı bağlarının ayağı rahatsız etmemesini sağlayan ve bağ altına rastlayan saya parçası
DİL : Bazı üflemeli çalgılarda titreşerek ses çıkaran ince metal yaprak
DİL : Denize uzanan dar ve alçak kara parçası
DİMORFİZM : Bir türün iki farklı forma sahip olma durumu
DİN : Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası
DİN : C.G.S. Sisteminde bir gramlık bir kütlenin hızını saniyede bir santimetre arttıran güç birimi
DİNAMİK : Devinbilimi
dinazor : Soyu tükenmiş bir hayvan
DİNGİ : Bir çifte kürekle kullanılan patalya
DİNOT : Bir elektron tüpünde temel işlevi ikincil yayım üretmek olan elektrot
DİPFRİZ : Derindondurucu
DİPLARYA : Pisi balığının küçüğü
DİR : Derlemek, toplamak, bir araya getirmek
DİRENAJ-TEVCİR : Akaçlama
DİREŞKEN : Bir işi yılmadan sonuna değin götüren
DİRRHEM : Bir tür gümüş para
diskaro : Diskli tırmık
DİSKET : Bilgisayarda bir depolama ortamı olarak yararlanılan, belli sığası olan, plastik manyetik araçlara verilen ad
DİSTRİBÜTÖR, müvezzi : Dağıtıcı
DİVAL : Altı mukavvayla beslenmiş, üstü sırmalı işleme
DİVAN : Divan kaleminden çıkan ferman
DİVİK : Akkarınca
DİVİK-TERMİT : Ak karınca
DİVİTİN : Bir yüzü havlu, pamuklu ya da yünlü kumaş
DİYAFON : Binalarda kısa mesafeli iletişimler için kullanılan hoparlörlü telefon
DİYAGANOL : Çapraz
DİYAGRAM : Belirli bir olayın değişimini ve gelişimini gösteren grafik, çizenek
DİYAGRAM : Çizenek
DİYAGRAM : Değişim cetveli, grafik
DİYAKLASTİ : Alet kullanmadan tapılan kol bacak kesimi
DİYAKRONİ : Artzamanlılık
DİYALEL : Bir önermeyi başka bir önermeyle tanıtlamak yoluyla yapılan sofizm, üstü örtülü bir tür kısırdöngü
DİYARE, ÖTÜRÜK : İshal
DİYASPOR : Bir bitkinin, ana bitkiden uzaklara sürüklenerek yayılması
DK : Danimarka
dodona : Zeus’un tapınağı
DOKTRİN : Dini, felsefi ve politik bir öğretim sistemini meydana getiren dogma ve kavramların bütünü
DOLAK : Boyun atkısı
DOLAK-LEÇEK : Baş örtüsü, yazma
DOLAMA : Başa sarılan bir çeşit örtü
DOLAMA : Çeşitli eserlerdeki barok ve rokoko üslübunda iç içe süsleme motif
DOLAMIK : Bir tür avcı tuzağı
dolmuş : Toplu taşıma aracı
DOLYAT : Açıldığında yatak, kapatıldığında dolap olan mobilya, dolap yatak
dombay : Susığırı,camız,manda
DOMİNANT : Baskın
DON : At tüyünün rengi
DONAM : Bir evin kapı, pencere, tavan, döşeme gibi bölümleri
DONARİUM : Antik Roma Tapınaklarında, tanrı ve tanrıçalara sunulan adak ve hediyelerin saklandığı mekan
DONAU : Almanya’da bir akarsu
DOR : Antik mimaride kullanılan düzenlerden en eski olanı
dor : Yunan mimarisi
dost, manita. zamkinos, odalık , kapatma : Metres
DOVER : DELAWARE
DOWN : Bir böksörün aldığı sert bir vuruş veya seri vuruşlar sonucu, ayakta olsa bile kendini savunamaması
DÖKAR : Boyun dörtte ikisi uzunluğunda kadın ceketi
DÖLEK : Ağır başlı, uslu
DÖLEK : Ağır davranışlı
DÖLEK : Dağların tepelerinde tesadüfen rastlanan düz yollara
DÖNÜM : Bin metrekarelik bir alan ölçüsü birimi
DÖRDÜN : Ay ya da benzeri gökcisimleri tekerlerinin yarısının aydınlık olduğu evre
DÖTERYUM : Çekirdeğinde bir proton ve bir nötron bulunduran hidrojen atomunun bir izotopu
DÖVEÇ : Ağaçtan yapılmış havan
DÖVEN : Büyük sopa
DR : Dominik Cumhuriyeti
DRAGON : Batı ordularında, atlı ya da yaya olarak çarpışan asker sınıfı
DRAJE : Daha çok çikolatayla kaplanmış kuruyemiş
DREN : Akaç
dren : Akaç
DRİL : Bir çeşit el matkabı
DUAYEN : Bir meslekte yaşça ve kıdemce ileri olan kimse
DUBAR : Kefalgillerden, 30-40 santimetre uzunluğunda eti lezzetli bir balık türü
DUBARA : Oyun, düzen
dudak* : Leb
DUGUDUK-DUK : Açık poker
DUKA : Bir çeşit Venedik altın akçesine verilen ad
DULUN : Ay ve güneş tutulması
DUM : Bir palmiye türü
DUMDUM : Baş tarafı haç biçimi çentilmiş, çarptığı yerde tehlikeli yaralar açan bir tür tüfek kurşunu
DUN : Altta, aşağıda
DURRES-SARANDE-SHENGJİN-VLORE : Arnavutluk’un Limanları
dut, nar, muz,… : Bir meyve
düden : Doğal kuyu
DÜĞÜ : Bulgurun ufak tanelisi
DÜMBÜLDEK : Bursa – Mustafakemalpaşa’da bir kaplıca
DÜMEL : Büyük kan çıbanı
DÜVE : Bir yaşını geçmiş inek yavrusu
DÜVEL : Devletler
DÜYUN : Borçlar
düzen, al : Hile
DÜZİKO : Anasonsuz üzüm rakısı
DY : Disprosyum
DZ : Cezayir

Neye, Kime Denir? Kimdir? Adresi Neresi? © 2018