çâbük : kıvrak, çevik, çabuk.
çâbükî : kıvraklık, çeviklik, çabukluk.
çâbükpâ : ayağına çabuk.
çâbükrev : hızlı giden.
çâbüksüvar : usta binici.
çâder : 1.çadır. 2.örtü, kadınların giydiği örtü.
çâdernişin : göçebe, çadırda yaşayan.
çadır : 1.çadır. 2.örtü, kadınların giydiği örtü.
çağz : kurbağa.
çâh : 1.kuyu. 2.çukur.
çâk : 1.yırtık. 2.yırtmaç.
çâk etmek yırtmak.
çâk olmak yırtılmak.
çâkâçâk : kılıç şakırtısı.
çâker : 1.kul. 2.hizmetkâr.
çâkerî : 1.kulluk. 2.hizmetkârlık.
çâkûç : çekiç.
çâlâk : çevik, kıvrak.
çâlâkî : çeviklik, kıvraklık.
çalışmaya başlama.
çâlik : çelik çomak.
çâlpâre : çalpara.
çâme : şiir.
çâne : çene.
çâpâr : 1.ulak. 2.postacı.
çâplûs : dalkavuk.
çâr : çare.
çâr : dört.
çârçûbe : çerçeve.
çardak : çardak.
çârdeh : ondört.
çâre : 1.tedbir. 2.çare. 3.ilaç, derman.
çârecû : çare arayan.
çâresâz : çare bulan.
çâresâz olmak çare bulmak.
çâresâzî : çare bulma.
çârgâh : Türk musikîsinde bir makam.
çârgûşe : dört köşe.
çarh : 1.tekerlek. 2.çarkıfelek. 3.felek. 4.tef. 5.çıkrık.
çarmıh : çarmıh.
çârnâçâr : ister istemez, çaresiz, mecburen.
çârpâ : dört ayaklı.
çârsû : dört yön.
çârsû : çarşı.
çârşeb : çarşaf.
çârşenbe : çarşamba.
çârtâk : 1 .çardak. 2.kare şeklinde çadır.
çârüm : dördüncü.
çâryâr : dört halife, Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali.
çâşni : çeşni.
çâşnigîr : çeşnici.
çâşt : kuşluk vakti.
çeğâle : çağla.
çeh : 1 .kuyu. 2.çukur.
çehâr : dört.
çehre : yüz.
çehreperdâz : ressam.
çekâçâk : kılıç şakırtısı.
çekîde : damlamış.
çekûç : çekiç.
çelîpâ : haç.
çem : 1 .salınma. 2.süslü.
çemen : 1.çimenlik, çayırlık. 2.yeşillik.
çemenzâr : çimenlik.
çenâr : çınar.
çenber : 1.çember. 2.kasnak.
çend : 1.kaç. 2.birkaç. 3.ne zamana kadar.
çendan : o kadar, onca.
çendin : bu kadar, bunca.
çeng : 1.pençe. 2.el. 3.harp, çeng.
çengâl : 1.pençe. 2.çengel.
çengî : 1.çeng çalan. 2.dansöz, çengi.
çep : sol.
çerâ : otlama.
çerâgâh : otlak.
çerâğ : 1.mum. 2.kandil.
çerâğân : aydınlatma, donatma.
çerâkese : çerkesler.
çerb : semiz.
çerbzebân : 1 . .yaltakçı. 2.ağzı laf yapan.
çerh : 1.çark. 2.felek. 3.tekerlek. 4.çıkrık. 5.çarkıfelek. 6.tef.
çerm : deri.
çeşm : göz.
çeşmân : gözler.
çeşmderîde : arsız.
çeşme : 1.pınar. 2.çeşme.
çetr : 1.gölgelik. 2.şemsiye.
çevgân : çevgen.
çeyrek : dörtte bir, çeyrek.
çıbanı.
çîgûne : nasıl.
çigûnegî : nitelik.
çihâr : dört.
çihar yâr : dört halife. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali.
çihârüdü :. dört ve iki.
çihârüse :. dört ve üç.
çihârüyek :. dört ve bir.
çihil : kırk.
çihilpâ : kırkayak.
çihre : yüz.
çil : kırk.
çile : 1.kırk günlük ibadet. 2.sıkıntı, azap. 3.iplik demeti.
çilekeş : çile çeken, acı çeken.
çimen : çimenlik.
çîn : kırışık.
çirâğ : 1.mum. 2.kandil. 2.çırak.
çîredest : yetenekli, becerikli.
çirk : 1.kir. 2.irin.
çirkâb : pis su.
çirkîn : 1.kirlenmiş. 2.çirkin.
çîz : şey.
çizelge.
çûb : 1.sopa. 2.odun. 3.tahta.
çûbân : çoban.
çûbek : 1.tokmak, tokaç. 2.çomak.
çun : 1.gibi. 2.mademki. 3.nasıl. 4.için. 5.çünkü.
çün : 1 .gibi. 2.mademki. 3.nasıl. 4.için. 5.çünkü.
çünki : çünkü.
çüst : çevik, kıvrak.
çüstî : çeviklik, kıvraklık.
çüvâl : çuval.
çüvaldûz : çuvaldız.