nâ : olumsuzluk eki.
na’l : nal.
na’lbend : nalbant.
na’lbur : nalbur.
na’lçe : nalça.
na’nâ’ : nane.
na’re : nara, haykırma.
na’ş : naaş, cenaze.
na’t : 1 .övme. 2.Hz. Muhammed’i övücü şiir.
nââşnâ : yabancı.
naat : 1 .övme. 2.Hz. Muhammed’i övücü şiir.
nâb : saf, halis, katışıksız.
nâbecâ : yersiz.
nâbehre : 1 .nasipsiz. 2.soysuz.
nâbekâr : 1 .hayırsız. 2.işe yaramaz.
nâbîna : kör.
nâbûd : 1.yok. 2.yokluk. 3.perişan.
nabz : nabız.
nabzgîr :nabza göre şerbet veren.
nâcî : kurtulan.
nâcins : soysuz, cinsi bozuk.
nâçâr : 1.çaresiz, sorunda. 2.ister istemez.
nâçîz : değersiz, önemsiz.
nâdân : 1.cahil. 2.hödük.
nâdânlık : 1.cahillik. 2.hödüklük.
nâdî : seslenen, çağıran.
nâdim : pişman.
nâdim etmek pişman etmek.
nâdim olmak pişman olmak.
nâdir : az bulunur.
nâdirât : az bulunur şeyler.
nâdire : az bulunur.
nâdiren : nadir olarak.
nâehl : ehil olmayan, ehliyetli olmayan.
nâf : göbek.
nafaka : geçim parası.
nâfe : 1.ceylanın göbeğinden çıkan misk. 2.sevgilinin saçı.
nâfercâm : sonu iyi olmayan, yararsız.
nâfıa : bayındırlık işleri.
nâfıa müdüriyeti bayındırlık müdürlüğü.
nâfıa nâzırı bayındırlık bakanı.
nâfıa nezareti bayındırlık bakanlığı.
nâfıa vekâleti bayındırlık bakanlığı.
nâfile : 1.boşuna. 2.nafile namazı, farz dışında kılınan namaz.
nâfiz : etkileyici, nüfuz edici, işleyici.
nâgâh : ansızın.
nâgehan : ansızın.
nağamât : nağmeler.
nağme : ezgi, melodi.
nağz : güzel, hoş.
nâhak : haksız.
nâhalef : hayırsız evlat.
nahçîr : av hayvanı.
nâhencâr : doğru olmayan, uygun olmayan.
nâhid : Venüs, Çulpan, Zühre.
nahif : cılız.
nâhiye : 1.yöre, bölge. 2.bucak. 3.taraf.
nahl : bal arısı.
nahl : hurma ağacı.
nahlistan : hurmalık.
nâhoş : hoş olmayan.
nahs : uğursuzluk.
nâhudâ : Allahsız.
nâhudâ : kaptan.
nâhun : tırnak.
nahv : 1 .sözdizimi. 2.taraf. 3.gibi.
nahvet : böbürlenme.
nahvî : gramerci, nahiv uzmanı.
nâib : 1.vekil. 2.kadı, yargıç.
nâil : erişen, kavuşan, murada eren.
nail olmak muradına ermek, kavuşmak, erişmek.
nâim : uyuyan.
nâka : dişi deve.
nakd : 1 .nakit. 2.madeni para.
nakden : peşin olarak.
nâkes : 1.soysuz, işe yaramaz. 2.pinti, nekes.
nâkıs : 1.eksik. 2.eksi.
nakış : desen.
nakib : 1.şeyh yardımcısı. 2.reis vekili.
nâkil : 1.taşıma, nakil. 2.anlatan, nakleden.
nakîsa : kusur.
nakîse : kusur.
nakkad : eleştirmen.
nakkal : nakleden, öykü veya masal anlatan.
nakkare : 1.davul. 2.dümbelek.
nakl : 1 .nakil, anlatma. 2.taşıma.
nakledilmek 1.anlatılmak. 2.taşınmak.
naklen : naklederek, nakil yolu ile.
nakletmek 1.anlatmak. 2.taşımak.
nakliyat : taşımacılık.
nakliye : taşıma.
nakş : 1 .nakış, desen. 2.resim. 3.duvar resmi.
nakş etmek işlemek.
nakşedilmek işlenmek.
nâkus : çan.
nakz : 1 .yok sayma. 2.bozma, çözme.
nâlân : inleyen.
nâlân etmek inletmek.
nâlân olmak inlemek.
nâle : inilti.
nâlende : inleyen.
nâm : 1 .ad. 2.adında, adlı. 3.ün, şöhret.
nam vermek ad vermek, adlandırmak.
nâmahdud : sınırsız.
nâmahrem : 1 .mahrem olmayan. 2.nikah düşmeyen kişi. 3.yabancı.
nâmahsus : hissedilmeyen.
nâmakbul : makbul olmayan.
nâmakul 🙂 makul olmayan.
nâmalûm : bilinmeyen.
nâmâver : ünlü, sanlı.
namaz : namaz.
namazgâh : namazlık, üstü açık mesçit.
nâmberdar : ünlü, sanlı.
nâmcû : yiğit.
nâmdar : ünlü, namlı.
nâme : 1.mektup. 2.kitap.
nâme’mûl : umulmayan, beklenmedik.
nâmefhûm : anlaşılmaz.
nâmer’î : görülmeyen, görülmez.
nâmerd : alçak, aşağılık, namert.
nâmesbûk : olmamış, geçmemiş, cereyan etmemiş.
nâmına : adına.
nâmî : ünlü, namlı.
nâmurad : muradına ermemiş.
nâmus :A.) 1.incelik. 2.hassaslık.
nezâret : 1.nazırlık. 2.gözetme.
nezd : 1 .yan, yanı. 2.kat.
nezih : temiz.
nezr : adak.
nezr etmek adamak.
nısf : yarı, yarım.
nısf -ı ahîr son yarısı.
nısfunnehâr : meridyen.
niam : nimetler.
nida etmek seslenmek.
nidâ eylemek seslenmek, duyurmak.
nidâ’ : ses.
nifâk : ikiyüzlülük.
nigâh : bakış.
nigâh eylemek bakmak.
nigâr : 1.sevgili. 2.resim.
nigeh : bakış.
nigîn : 1.yüzük. 2.yüzük kaşı. 3.mühür.
nihâd : yaratılış, tabiat.
nihâl : fidan.
nihân : 1.gizli. 2.gizlice.
nihan olmak gizlenmek, saklanmak, kaybolmak.
nihayet : son.
nihayet bulmak sona ermek.
nijâd : soy.
nîk : iyi, güzel.
nikab : peçe.
nikbin : iyimser.
nilgun : lacivert.
nîm : 1 .yarı. 2.yarım. 3.buçuk.
nîm cahilî : yarıcahil, yarı cahilî.
nîm muzlim : loş.
nîm resmî : yarı resmî.
nimet : 1.iyilik. 2.yiyecek.
nîreng : 1.afsun. 2.hile, düzen.
nisâ : kadınlar.
nisâb : 1.aranan sınır. 2.sermaye.
nisâr : saçma.
nisâr etmek saçmak.
nisbet : 1.oran. 2.oranla.
nisbî : göreceli.
nisvân : kadınlar.
nisyân : 1.unutma. 2.unutulma.
nişan : 1.iz. 2.belirti. 3.nişan yeri. 4.devlet madalyası.
nişâne : belirti, işaret.
nişangâh : nişan tahtası.
nişîn : oturan.
niyâbet : naiplik, vekillik.
niyâm : kın.
niyâz : 1.yalvarma. 2.dua.
niyâz etmek 1.yalvarmak. 2.rica etmek.
niyâzmend : muhtaç.
niyyet : niyet.
nizâ : kavga, çekişme.
nizâm : düzen.
nizâm bulmak düzene girmek.
nizâmname : tüzük.
nîze : 1.mızrak. 2.süngü.
nohudî : nohut rengi.
noksân : 1.eksiklik. 2.kusur. 3.eksik.
nokta-i nazar görüş açısı, bakım.
nuhbe : seçkin.
nukât : noktalar, hususlar.
nukud : nakitler.
nukûş : nakışlar, işlemeler.
nur : ışık.
nuranî : nurlu, ışıklı.
nush : öğüt, nasihat.
nusrat vermek üstünlük vermek.
nusret : 1.Tanrı’nın yardımı. 2.üstünlük.
nûş etmek içmek.
nûşin : tatlı.
nutfe : sperma.
nutk : 1 .nutuk, söylev. 2.konuşma.
nuzzâr : nazırlar.
nübüvvet : peygamberlik.
nücum : 1.yıldızlar. 2.astoroloji.
nüfus : 1.nefisler. 2.insanlar.
nüfuz : 1.etki etme, işleme. 2.etki gücü.
nüfuz etmek işlemek, etki etmek.
nükhet : koku.
nükte : ince anlam.
nüktedan :zarif insan, nükteli sözler bilen.
nümayan : görünen.
nümayan olmak görünmek.
nümayiş : gösteri.
nümune : örnek.
nüsah : nüshalar.
nüsha : 1.yazılı belge. 2.muska. 3.süreli yayın sayısı.
nüve : çekirdek.
nüvid : müjde.
nüzhet : gezinti, gezip dolaşma.
nüzul : 1.inme. 2.felç. 3.konaklama.