u’cûbe : acayip, şaşılacak şey.
ubûdiyyet : kulluk.
ubûr : geçiş.
ucb : kendini beğenme.
ucu arasındaki uzaklık.
ûd : 1 .öd ağacı. 2.ud.
ûdî : ud sanatçısı.
udûl : vazgeçme.
udûl etmek vazgeçmek.
ufuk : ufuk.
ufûnet : 1.yangı. 2.kötü koku.
uhde : sorumluluk.
uhrâ : başka, diğer.
uhrevî : ahiret ile ilgili.
uht : kızkardeş.
uhuvvet : kardeşlik.
ukâb : kartal.
ukalâ : akıl sahipleri.
ukbâ : ahiret.
ukde : 1.düğüm. 2.gönül üzüntüsü. 3.sorun. (daha&helliip;)
Kategori: Sözlük
Osmanlıca-Türkçe Sözlük [T Harfi] nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı
tâ : 1 .kat. 2.büklüm. 3.tane.
tâ : kadar.
ta’biye : 1.yerine koyma. 2.kurulu düzen.
ta’biyetülceyş : strateji.
ta’cîl : acele ettirme.
ta’dâd : 1.sayma. 2.sayım. 3.sayı.
ta’dâd etmek 1.saymak. 2.değerlendirmek, kabul etmek.
ta’dîl : 1.değiştirme. 2.doğrulama.
ta’dîlat : değiştirmeler, değişiklik.
ta’dilât yapmak değişiklik yapmak.
ta’dîlen : değiştirilerek, değişiklik yapılarak.
ta’kîb : takip, ardına düşme.
ta’kîbât : kovuşturma.
ta’kîbat yapmak kovuşturmak.
ta’kîben : takip ederek, ardına düşerek.
ta’lîk : 1.askıya alma. erteleme.
ta’lîk edilmek asılmak, iliştirilmek, tutturulmak.
ta’lîl : 1.sebep gösterme. 2.tümdengelim.
ta’lîm : 1.öğretme. 2.öğrenme. 3.meşk. 4.idman, egzersiz. (daha&helliip;)
Osmanlıca-Türkçe Sözlük [Ş Harfi] nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı
şa’r : kıl.
şa’riyye : şehriye.
şa’şa’a : 1.gösteriş. 2.parlaklık.
şa’şa’adâr : 1. .gösterişli. 2.parlak.
şâd : sevinçli.
şâd etmek sevindirmek, mutlu etmek.
şâd olmak sevinmek, mutlu olmak.
şâdân : sevinçli.
şâdî : sevinç.
şâdmân : sevinçli.
şâdmânî : sevinç.
şâdurvan : şadırvan.
şafak : güneşin doğacağı sıradaki aydınlık.
şâfi’ : şefaatçi.
şâgird : 1.öğrenci. 2.çırak.
şâgirdân : 1.öğrenciler. 2.çıraklar.
şâh : 1 .dal. 2.boynuz.
şâh : 1 .padişah. 2.ıran şahı. (daha&helliip;)
Osmanlıca-Türkçe Sözlük [S Harfi] nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı
sâ’î : çalışan, gayret eden.
sâ’î olmak çalışmak, gayret etmek.
sa’leb : tilki.
sa’y : çalışma, çaba gösterme.
saâdet : mutluluk.
saâdetbahş :mutluluk veren.
saâdetmend : mutlu, bahtiyar.
sabâ : 1 .meltem, gündoğusunden esen yel. 2.sabâ makamı.
sabâvet : çocukluk.
sâbık : 1.eski. 2.bir önceki.
sâbıka : 1.geçmişte kalan suç. 2.bir insanın geçmişteki hali.
sâbıküzzikr : anılan, zikredilen.
sabır : dayanma, kendini tutma.
sabî : 1 .bebek. 2.küçük çocuk.
sâbi’ : yedinci.
sâbi’an : yedincisi, yedinci olarak.
sâbi’î : yıldıza tapan.
sâbir : sabırlı.
sâbit : 1.kanıtlanmış. 2.yerinde duran.
sabr : sabır.
sabûh : sabah içilen şarap.
sabun : sabun. (daha&helliip;)
Osmanlıca-Türkçe Sözlük [R Harfi] nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı
ra’d : gökgürültüsü.
ra’nâ : güzel, hoş.
ra’şe : titreme.
ra’şe vermek titretmek.
ra’şedâr :titrek, titreyen.
rabb : 1 .Tanrı, Allah. 2.efendi.
rabbânî : 1.tanrısal, ilahî. 2.Tanrı’dan başka bir şey düşünmeyen.
rabbî : Tanrım.
râbıta : 1.bağ, ilişki, temas. 2.sıra, düzen.
râbıtadar :bağlantılı, ilintili.
râbi : dördüncü.
râbian : dördüncüsü.
rabt : bağlama.
rabt edilmek bağlanmak, tutturulmak. (daha&helliip;)
Osmanlıca-Türkçe Sözlük [P Harfi] nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı
pâ : ayak.
pâbend : ayak bağı.
pâbercâ : yerinde, duran, ayakta duran.
pâberikâb : gitmek üzere, hareket etmek üzere.
pâbeste : ayağı bağlı.
pâbirehne : yalınayak.
pâbûsî : ayak öpme.
pâcâme : pijama.
pâçe : paça.
pâdşâh : padişah.
pâdşâhî : padişahlık.
pâdzehr : panzehir.
paha : değer, kıymet.
pâk : temiz.
pâkbâz : 1 .fedai. 2.canını hiçe sayan aşık.
pâkdâmen : iffetli.
pâkîze : temiz.
paklanmak temizlenmek.
pâlân : semer, palan.
pâlânduz : semerci. (daha&helliip;)
Osmanlıca-Türkçe Sözlük [Ö Harfi] nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı
ölüm gecesi.
ömr : ömür.
örf : gelenek, âdet.
örfen : geleneğe göre.
örfî : geleneksel.
örfî idare sıkıyönetim.
örfiyyât : gelenekle ilgili şeyler.
öşr : 1 .onda bir. 2.öşür vergisi.
özr : 1 .özür. 2.bahane. 3.engel.
özrhâh : özür dileyen.