ra’d : gökgürültüsü.
ra’nâ : güzel, hoş.
ra’şe : titreme.
ra’şe vermek titretmek.
ra’şedâr :titrek, titreyen.
rabb : 1 .Tanrı, Allah. 2.efendi.
rabbânî : 1.tanrısal, ilahî. 2.Tanrı’dan başka bir şey düşünmeyen.
rabbî : Tanrım.
râbıta : 1.bağ, ilişki, temas. 2.sıra, düzen.
râbıtadar :bağlantılı, ilintili.
râbi : dördüncü.
râbian : dördüncüsü.
rabt : bağlama.
rabt edilmek bağlanmak, tutturulmak. (daha&helliip;)
Osmanlıca-Türkçe Sözlük [P Harfi] nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı
pâ : ayak.
pâbend : ayak bağı.
pâbercâ : yerinde, duran, ayakta duran.
pâberikâb : gitmek üzere, hareket etmek üzere.
pâbeste : ayağı bağlı.
pâbirehne : yalınayak.
pâbûsî : ayak öpme.
pâcâme : pijama.
pâçe : paça.
pâdşâh : padişah.
pâdşâhî : padişahlık.
pâdzehr : panzehir.
paha : değer, kıymet.
pâk : temiz.
pâkbâz : 1 .fedai. 2.canını hiçe sayan aşık.
pâkdâmen : iffetli.
pâkîze : temiz.
paklanmak temizlenmek.
pâlân : semer, palan.
pâlânduz : semerci. (daha&helliip;)
Osmanlıca-Türkçe Sözlük [Ö Harfi] nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı
ölüm gecesi.
ömr : ömür.
örf : gelenek, âdet.
örfen : geleneğe göre.
örfî : geleneksel.
örfî idare sıkıyönetim.
örfiyyât : gelenekle ilgili şeyler.
öşr : 1 .onda bir. 2.öşür vergisi.
özr : 1 .özür. 2.bahane. 3.engel.
özrhâh : özür dileyen.
Osmanlıca-Türkçe Sözlük [N Harfi] nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı
nâ : olumsuzluk eki.
na’l : nal.
na’lbend : nalbant.
na’lbur : nalbur.
na’lçe : nalça.
na’nâ’ : nane.
na’re : nara, haykırma.
na’ş : naaş, cenaze.
na’t : 1 .övme. 2.Hz. Muhammed’i övücü şiir.
nââşnâ : yabancı.
naat : 1 .övme. 2.Hz. Muhammed’i övücü şiir.
nâb : saf, halis, katışıksız.
nâbecâ : yersiz.
nâbehre : 1 .nasipsiz. 2.soysuz.
nâbekâr : 1 .hayırsız. 2.işe yaramaz.
nâbîna : kör.
nâbûd : 1.yok. 2.yokluk. 3.perişan.
nabz : nabız.
nabzgîr :nabza göre şerbet veren. (daha&helliip;)
Osmanlıca-Türkçe Sözlük [M Harfi] nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı
Osmanlıca-Türkçe Sözlük [L Harfi] nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı
lâ : 1 .hayır. 2.yoktur.
la’l : 1 .al. 2.lal taşı. 3.kırmızı dudak.
lâakal : en azından, hiç olmazsa.
lâbe : yalvarma.
lâbis : giyen.
lâbis olmak giymek.
lâbüd : gerekli, lazım.
lâcerem : kuşkusuz.
lâcverd : lacivert.
lâdînî : laik, din dışı.
lâf : söz.
lafazan : geveze.
lafız : söz.
lâfügüzâf : . boş söz, zırva. (daha&helliip;)
Osmanlıca-Türkçe Sözlük [K Harfi] nedir, ne demek, anlamı, eşanlamlısı
ka’b : 1 .aşık kemiği. 2.tavla zarı. 3.küp.
ka’r : 1 .derinlik. 2.çukur. 3.dip.
kabâ : cübbe.
kabahat : suç, kusur.
kabâih : suçlular, kabahatliler.
kabâil : kâbileler.
kabîh : çirkin, hoş olmayan.
kâbil : 1.mümkün. 2.yetenekli.
kabîl : gibi, benzeri.
kâbil olmak mümkün olmak, elvermek.
kabîle : boy, kâbile.
kâbile : ebe.
kâbil-i kıyas kıyaslanabilir, karşılaştırılabilir.
kâbiliyet : yetenek.
kâbiliyyât : yetenekler. (daha&helliip;)